1. yakışan, yakışır, uyar, uygun, zarif, hoş, güzel.
    a becoming dress/hairdo.
    Blue always looks
    very becoming on you: Sana mavi renk daima yakışıyor.
  2. uygun, münasip, müsait.
    His laughter was not very becoming on such a solemn occasion.
  3. değişme.
  4. Felsefe (a) oluş: bir durumdan ötekine, olanaktan gerçekliğe geçiş, sürekli değişim; (b) tekevvün: yaşamın oluşumu,
    doğuşu ya da gelişmesi.