1. Fiil oluş(tur)mak, teşkil/teşekkül etmek, müteşekkil olmak.
    Water is composed of hydrogen and oxygen. The
    committee composed of 3 representatives.
  2. Fiil meydana getirmek, kurmak.
    The artist composed an interesting picture by putting the variously-colored shapes together.
  3. Fiil (edebî eser) yaratmak, yazmak, telif etmek.
  4. Fiil, Müzik bestelemek, beste yapmak/yazmak.
    Mozart composed his first symphony when he was very young.
  5. Fiil uzlaş(tır)mak, telif etmek, ara bulmak, yatıştırmak.
    The 2 leaders composed their disagreement and
    were soon the best of friends again.
  6. Fiil sakinleş(tir)mek, teskin etmek, sükûnete kavuş(tur)mak, sakin olmak.
    compose yourself: Sakin olunuz.

    to compose a patient: bir hastayı teskin etmek.
    Jean was nervous at first but soon composed herself.
  7. Fiil düzenlemek, tanzim/tetip etmek, sıraya koymak.
    to compose the laws into a coherent system.
  8. Fiil, Matbaacılık dizmek, tertip etmek.
  9. Fiil hazırlamak.
işlerine çekidüzen vermek Fiil
anlaşmazlıkları gidermek Fiil
alacaklıları ile uzlaşmak Fiil
konkordato yapmak Fiil
(basım) satır dizmek Fiil
plan kurmak Fiil
cümle yapmak Fiil
konuşma hazırlamak Fiil
nutuk hazırlamak Fiil
kendini toplamak Fiil
yatışmak Fiil