1. (küçük) ok/mızrak, kargı.
    a poisoned dart.
  2. iğne gibi sivri/dokunaklı.
    Her words were filled with darts of anger.
  3. ok gibi sivri şey, böcek/arı iğnesi.
  4. (birdenbire) at(ıl)ma/fırla(t)ma, ânî/hızlı hareket.
    make a dart: birdenbire atılmak/fırlamak.

    The prisoner made a dart for the door.
  5. (dikiş) pens, büzgü.
  6. (ok gibi) fırla(t)mak, at(ıl)mak.
    He darted out/towards the door.
  7. hızla koşmak, öteye beriye hızla koşuşmak/hareket etmek.
    Insects were darting about before the storm.
  8. (hızla/ânide) çıkarmak/uzatmak/göndermek.
beyzî süs, binaların cephelerini süslemek için yapılan yumurta ve kargı biçimli kabartma desen.
ok yılanı
(Acontias).