1. Fiil saymak, addetmek, telâkki etmek, inanmak.
    to deem highly of someone: birisini saymak, birisine
    hürmet göstermek.
    I would deem it an honor if you come to see me.
  2. Fiil fikrinde/kanaatinde olmak, zannetmek, farzetmek, kıyas etmek, tutmak.
    He deemed it wise to refuse
    the offer. Do you deem this plan (to be) sensible?
    I do not deem it necessary to … : …'in gerekli olduğunu zannetmiyorum.
bir şeyi kendi görevi saymak Fiil
akılı kesmek Fiil
uygun ve yerinde bulmak Fiil
böyle yapmayı doğru bulmak Fiil
bir şeyi uygun bulmak Fiil
lüzum görmek Fiil
yaraştırmak Fiil
hakkında iyi düşünmek Fiil
layık görmek Fiil
gözü tutmamak