1. Sıfat üzgün, kederli, elemli, müteessir, mustarip, acı/ıstırap çeken.
    to be distressed about something:
    (birşeyden) üzüntü/teessür duymak, müteessir olmak.
    I am distressed to hear … : … duyduğuma müteessirim.
  2. Sıfat yoksul, fakir, muhtaç, sıkıntıya/zarurete düşmüş.
    distressed gentlewomen: yoksul düşmüş iyi aileden gelme kadınlar.
daralmak Fiil
bunalmak Fiil
felaket bölgesi
yoksul/fakir bölge, (iktisaden) az gelişmiş/geri kalmış bölge.
(a)
ABD felaket bölgesi, (b)
Brit. mahrumiyet bölgesi, iktisaden geri kalmış bölge.
sıkıntılı durum
ucuz mal: zaruret dolayısıyla (acele paraya çevirmek için) ucuz satılan mal.
hacizli ipotek alacağı
kederli kişi