1. kapmak, (çabucak) tutmak/yakalamak, el atmak, ele geçirmek, kavramak.
    The dog grabbed the meat and ran.
  2. gaspetmek, zorla almak/zaptetmek, (haksız olarak) elkoymak.
    a vicious scheme to grab land.
  3. yakalamak, enselemek, tutuklamak.
    The police grabbed the robbers after a long chase.
  4. (alelacele) almak/yemek.
    to grab a sandwich.
  5. sarmak, ilgilendirmek, ilgi/alâka çekmek.
    This book just doesn't grab me at all.

  6. grab at: el atmak, yakalamaya/tutmaya çalışmak.
    He grabbed at me, but missed and I ran on.
  7. kapma, kapış, yakalama.
    make a grab at/for: kapmak.
    She made a grab for the apple.
    grab
    sampling: el ile çeşni/numune alma.
    grab bag: (a) (panayırda) eşya piyangosu torbası, (b) içinde çeşitli ufak eşya bulunan torba.
  8. gasp, haksız iktisap, zorla alma/zaptetme.
    grab policy: gasp siyaseti.
  9. tutucu, kavrayıcı, bir cismi tutup kaldıran mekanik düzen.
    grab hook: 4 kancalı çengel.
    grab
    line: cankurtaran ipi.
    grab rope
    den. vardakova, gemicilerin tutunması için gemi yanında asılı duran halat.
  10. Hint yelkenlisi: 2-3 direkli, üçgen yelkenli kıyı gemisi.
bağlama kösteği
gasp siyaseti
liderliği ele geçirme girişimi
haksız vergi
elde etmeye müsait
(birisinden) bir şey araklamak/aşırmak/kapıp kaçmak.
kavramak Fiil, Bilgi Teknolojileri
kapmak Fiil
bir fırsatı yakalamak Fiil
parasız yemek yemek Fiil
tutunmak Fiil
soyguncu baskını
gemide güvenlik ipi
bir şeye uzanıp alıvermeye çalışmak Fiil