1. Sıfat mütevazi, alçak gönüllü, kibirsiz.
    humble apology: alçak gönüllülükle özür dileme.
  2. Sıfat (derece/durum/mertebe/aşama/nitelik bakımından) aşağı, alçak, gösterişsiz, iddiasız, sade, basit.
    humble
    dwelling: gösterişsiz/basit ev.
    A one-room cabin is a humble place in which to live.
  3. Sıfat hakir, âciz, aşağılık, âdi, yaltakçı, dalkavuk.
  4. Sıfat saygılı, hürmetkâr, itaatkâr, uysal, âciz.
    In my humble opinion: Acizane fikrim şudur ki …
    your
    humble servant: bendeniz, âciz kulunuz.
  5. Sıfat alçaltmak, küçük düşürmek, (kibirini) kırmak.
    humble someone's pride.
  6. Sıfat boyun/baş eğdirmek, gücünü/iradesini/bağımsızlığını yoketmek.
    humble one's enemies.
    humble
    oneself: baş/boyun eğmek, küçülmek.
    He humbled himself before the rich and great.
  7. Sıfat uysallaştırmak, uysal/mütevazi/itaatkâr hale getirmek, muti kılmak.
üstlerine pek saygılı davranmak Fiil
gizliden gizliye kendini övme İsim
alçakgönüllü görünüp kendini övme İsim
üstü kapalı böbürlenme İsim
tevazu kisvesi altında övünme İsim
gizliden gizliye kendini övme İsim
alçakgönüllü görünüp kendini övme İsim
üstü kapalı böbürlenme İsim
tevazu kisvesi altında övünme İsim
mütevazı aileden
aşağı toplumsal sınıflar İsim
aşağı kısımdaki meslekler
aşağı tabakadan
geyik sakatatı (ciğer, yürek vb.) ile yapılan pide. İsim
birinin kibirini kırmak Fiil
aşağılatmak.
aşağıdan almak Fiil
özür dilemek, yanıldığını kabul etmek, hakarete/fena muameleye ses çıkarmamak/tahammül etmek.
kibri kırılmak, övünmekten vazgeçip boyun eğmek, çok müteessir olarak özür dilemek,
k.d. tükürdüğünü yalamak.
naçiz fikrime göre
toplumda mütevazı bir yeri olmak Fiil
(asil olmayan) mütevazı aileden
mütevazı bir aileden gelmek Fiil
fakirhanemde
bendeniz, kulunuz.