1. İsim inayet
  2. İsim insaf
  3. İsim, Din ve İnanç rahmet
  4. İsim acıma, merhamet.
    to show mercy to: -e acımak, merhamet etmek, merhamete gelmek.
    He showed mercy
    to his enemies and let them live.
  5. İsim insaf, aman.
  6. İsim af, mağfiret, yargıcın suçu bağışlama veya cezayı hafifletme yetkisi.
    The judge showed mercy to the young offender.
  7. İsim rahmet, bereket.
  8. İsim lûtuf, inayet, nimet, mucize, Allahın lûtfu/inayeti.
    It is/was a mercy that: bereket versin ki.

    It was just a mercy I was there when it happened: Bereket versin ki olay ânında ben orada idim.
    It was a mercy that they arrived safely: Çok şükür sağ salim geldiler.
birinin insafına/merhametine sığınmak,
k.d. ocağına düşmek.
merhamet istemek Fiil
aman dilemek Fiil
istirham
merhamet dilemek Fiil
aman dilemek Fiil
birinden aman dilemek Fiil
rahmet
bir hâkimden merhamet dilemek Fiil
merhametli olmaya eğilim göstermek Fiil
birinin merhametine kalmak Fiil
af dilekçesi
af dilekçesi
af dilemek Fiil
birinden merhamet dilemek Fiil
(Br) affetme yetkisi
suçunu bağışlama tavsiyesi
acımamak Fiil
rahibe, fakirsever kadınlar birliği üyesi.
birinden merhamet dilenmek Fiil
! Allaha çok şükür! Hamdolsun!
birinin ocağına düşmek Fiil
! Ne âlâ! Hele şükür!
euthanasia ile ayni anlama gelir. umutsuz durumda olan hastaların ırstıraplarını dindirmek için
acı çektirmeden hayatlarına son verme.
euthanasia (1). İsim
Rahman tahtı, Tanrı katı. İsim
throne ile ayni anlama gelir. Tanrı katı, Rahman tahtı.
elinde, insafına kalmış.
be at the mercy of … : kaderi … in elinde olmak.
at the mercy of waves:
dalgaların keyfine bağlı.
I am at your mercy: İnsafınıza/merhametinize sığınıyorum.
k.d. Boynum kıldan ince.
Allah aşkına! Allah rızası için! ne olur!
kendini mahkemenin merhametine terk etmek Fiil
dalgaların merhametine kalmış