1. Fiil vur(a)mamak, isabet et(tire)memek.
    He fired twice, but both shots missed.
    to miss one's guess:
    tahmininde yanılmak, isabet ettirememek.
  2. Fiil yetişememek, ulaşamamak, erişememek, kaçırmak.
    to miss a train.
  3. Fiil yararlanamamak, (fırsat vb.) elden kaçırmak.
    to miss a chance/an opportunity.
    You haven't missed
    much: Fazla/önemli bir şey kaçırmadın.
    miss the market: piyasa fırsatını kaçırmak.
  4. Fiil (hazır) bulunmamak, katılmamak, gitmemek.
    Who is missing? Kim eksik/yok?
    to miss a day of school. to miss church.
  5. Fiil yokluğunu/kaybolduğunu farketmek/hissetmek.
    When did you first miss your wallet?
    I did not
    miss my key till I got home: Eve gelinceye kadar anahtarın kaybolduğunu farketmedim.
    It will never be missed: Eksikliğini/yokluğunu kimse farketmez.
  6. Fiil özlemek, özlem duymak, hasret kalmak, göreceği gelmek.
    I miss you all dreadfully: Hepinizi çok özledim.
  7. Fiil kaçmak, sıvışmak, (zor/kıl payı) kurtulmak, az/râmak kalmak.
    He just missed being run over: Ezilmekten
    zor kurtuldu.
    He just missed hitting the other car: Az kaldı öbür arabaya çarpıyordu.
  8. Fiil anlayamamak, kavrayamamak.
    to miss the point: özünü/esasını/ana fikri kavrayamamak.
  9. Fiil başarısızlığa uğramak, etkili/müessir olamamak.
  10. Fiil yanlışlıkla atlamak.
    You missed this paragraph when typing.
  11. İsim vuramama, isabet ettirememe,
    argo karavana.
    It's hit or miss: rastgele, sonu ne olursa
    olsun, ya herru ya merru, ne çıkarsa bahtına.
  12. İsim başarısızlık, muvakkafiyetsizlik.
  13. İsim unutma, atlama, zuhul, yokluk, noksanlık.
    He's no great miss: Yokluğu pek farkedilmez.
  14. İsim bayan, matmazel: evlenmemiş kızlara hitapta soyadından önce kullanılır;
    Miss Jones gibi.
  15. İsim küçük hanım! bayan! (Evli olmayan hanımlara hitapta ad söylenmeden de kullanılır:
    Just one moment, miss!
  16. İsim kız, bekâr genç bayan.
bir ipotek borcunu ödememek Fiil
hedefine isabet ettirememek Fiil
hedefini vuramamak Fiil
gayesine ulaşamamak Fiil
hedefinıvuramamak Fiil
fırsatını kaçırmak Fiil
şansını kaçırmak Fiil
(tren) aktarmaya yetişememek Fiil
repliğini kaçırmak Fiil
tökezlemek Fiil
iznini berbat etmek Fiil
gayeye/hedefe ulaşamamak, istenileni elde edememek.
fırsatını kaçırmak Fiil
başarısızlığa uğramak Fiil
trenini kaçırmak Fiil
treninıkaçırmak Fiil
yolunu şaşırmak Fiil
ıska geçmek Fiil
teklemek Fiil
kaçırmak Fiil
bir şeye rastgele kalkışmak Fiil
rastgele, tesadüfî, sonunu düşünmeden, dikkatsizce, lâkaydane, sonu ne olursa olsun, ne çıkarsa bahtına, ya herru ya merru. Zarf
genç kız (12-16 yaşındaki).
özletmek Fiil
(a) (taşıt vb.) çarpışmaya ramak kalmış, (b) (spor) neredeyse isabet edecek.
kaytarmak, atlatmak, görmemezlikten gelmek, vazgeçmek.
geç kalmak Fiil
çok heyecanlanmak Fiil
kalbi duracak gibi olmak Fiil
kalbi yerinden fırlayacak gibi olmak Fiil
çok şaşırmak Fiil
bir dersi kaçırmak Fiil
haber atlamak Fiil
az kalsın kaza yapmak Fiil
randevuya gelememek Fiil
bir randevuyu kaçırmak Fiil
bir fırsatı kaçırmak Fiil
randevuya gelememek Fiil
birşey yapmaktan kıl payı kurtulmak Fiil
birşey yapmayı kıl payı kaçırmak Fiil
neredeyse birşey yapmak Fiil
(a) (silah, mermi vb.) patlamamak, ateş almamak, (b) başaramamak, başarısızlığa uğramak, isabet ettirememek,
beklenen etkiyi uyandıramamak.
The joke missed fire.
fire (26).
(a) görmemek, ilgilenmemek, temas etmemek, içermemek, atlamak, unutmak, (b)
miss out on: fırsatı
kaçırmak, (fırsattan vb.) yararlanamamak.
...'i kaçırmak Fiil
birşeyi kaçırmak Fiil
birşeyden yararlanma fırsatını kaçırmak Fiil
birini dâhil etmemek Fiil
birini eklememek Fiil
birini dışarıda bırakmak Fiil
birini unutmak Fiil
birşeyi dışarıda bırakmak Fiil
birşeyi eklememek Fiil
birşeyi unutmak Fiil
birşeyi dâhil etmemek Fiil
fırsatı kaçırmak Fiil
(a) fırsatı kaçırmak, başarısızlığa uğramak. (b) esas fikri/meselenin ruhunu kavrayamamak/anlayamamak.

I missed the boat on that explanation: Bu açıklamanın esasını kavrayamadım.
fırsatı (elden) kaçırmak.
You should have bought those shares a month ago; now you've missed the boat.
fırsatı (elden) kaçırmak.
You should have bought those shares a month ago; now you've missed the boat.
(a) hedefe isabet ettirememek, (b) tam doğru olmamak, (c) konu dışı olmak.
gayeye/hedefe ulaşamamak, istenileni elde edememek.
satış olanağını kaçırmak Fiil
işin özünü anlamamak Fiil
anlamamak Fiil
asıl meseleyi anlamamak Fiil
bir espriyi anlamamak Fiil
şakanın esprisini anlamamak Fiil
(Br) giden postaya yetişememek Fiil
tav anını kaçırmak Fiil
ıskalamak Fiil
metnin gerçek anlamını kaçırmak Fiil
konunun esasını anlamamak Fiil
= Mississipi.
Kaybın/başarısızlığın küçüğü de bir, büyüğü de. (Örneğin treni bir dakika farkla kaçırmakla bir saat farkla kaçırmak aynı şeydir). Sıfat
Özledim.
...'i kılpayı kaçırmak Fiil
herşeyden haberi olmak, hiçbir şey gözünden kaçmamak.
giden postaya yetişememek Fiil
karavana atmak (argo) Fiil
bu filmi kaçırmayın

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. bk. mis