1. taciz/tedirgin etmek, bezdirmek, bıktırmak, bizar etmek,
    argo başının etini yemek, dırdır etmek,
    illâllah dedirtmek.
    She nagged her husband at every opportunity.
  2. huzurunu kaçırmak, zihnine takılmak/musallat olmak, rahatsız etmek.
    A possible solution nagged the
    back of my mind. The memory nags him. This tooth has been nagging me for days.
  3. devamlı azarlamak/kusur bulmak/beğenmemek, durmadan şikâyet etmek/yakınmak.
  4. nagger ile ayni anlama gelir. dıdırcı, dırdır eden, devamlı kusur bulan kimse.
  5. at, (değersiz) binek/yarış atı.
  6. ihtiyar at.
içine dert olmak, vicdan azabı vermek.
birinin başının etini yemek Fiil