1. fasarya (argo)
  2. saçma (şey), manasız/mantıksız (şey).
    That's (a lot of) nonsense: (Bütün bunlar) manasız/saçma şeyler!
  3. boş/manasız/saçma söz/lâf.
    talk nonsense: saçmalamak, saçma konuşmak.
    I've had enough of this
    nonsense: Böyle saçmalara karnım tok!
  4. saçmalık, saçma hareket.
    Stop that nonsense, children! Behave yourselves.
  5. anlamsızlık, manasızlık, delilik, budalalık, ahmaklık.
    Stop this nonsense = No more of your nonsense:
    Bu budalalığı/saçmalığı bırak artık!
    I won't stand any nonsense about that: Bu konuda hiçbir manasızlığa göz yumamam.
  6. önemsiz şey.
deli saçması
düpedüz saçmalık
düpedüz saçma
düpedüz saçmalık
anlam çıkaramamak Fiil
bir sürü saçmalık
saçma şey
saçmalık
deli saçması
düpedüz saçmalık
baştan başa saçma
düpedüz saçmalık
saçmalamak, boş lâf etmek.
martaval atmak (argo) Fiil
deli saçması
anlamsız şiir, eğlence için yazılmış saçma mısralar.
sonuçsuz bırakmak, suya düşürmek, akamete uğratmak.
sonuçsuz bırakmak, suya düşürmek, akamete uğratmak.