İngilizce - Türkçe Sözlük | İngilizce

parayı alıp kaçmak

to shoot the moon Fiil

parayı alıp kaçmak

to make off with the cash Fiil

parayı alıp kaçmak

to run off with the cash Fiil

parayı alıp sıvışmak

to run off with the cash Fiil

parayı azaltma

monetary restraint

parayı bankalar gibi aracı kuruluşlardan çekerek

disintermediation

parayı bankaya emanet etmek

to give money to bank for safekeeping Fiil

parayı bankaya yatırmak

to deposit money with a bank Fiil

parayı birinin önünde saymak

to count money before sb Fiil

parayı birşey için ayırmak

to put something to something Fiil

parayı birşey için çarçur etmek

to waste money on something Fiil

parayı boşa harcamak

to waste money Fiil

parayı bozmak

to deprave the coinage Fiil

parayı cebe atmak

to pocket the money Fiil

parayı cebe atmak

to pocket money Fiil

parayı cebine tıkmak

to shove money into one's pocket Fiil

parayı cep be atmak

to pocket the money Fiil

parayı devalüe etmek

to depreciate the currency Fiil

parayı doğrudan doğruya teslim etmek

to hand over the money direct Fiil

parayı dövize çevirmek

to reduce money Fiil

parayı eşit olarak bölmek

to divide money equally Fiil

parayı faize vermek

to put out money at interest Fiil

parayı faize yatırmak

to invest money at interest Fiil

parayı faize yatırmak

to put out money at interest Fiil

parayı faize yatırmak

to place money on interest Fiil

parayı gereken yerden başka yerlere harcamak

to alienate funds from their proper destination Fiil

parayı geri çekme hakkı

redeemable feature

parayı geri ödemek

to refund money Fiil

parayı gizlice kendi cebine indirmek

to divert money Fiil

parayı har vurup harman savurmak

to revel away money Fiil

parayı iyi bir işe yatırmak

to put money to good use Fiil

parayı kamu harcamalarına ayırmak

to channel money into social expenditure Fiil

parayı kendi için kullanmak

to funnel funds to one's own use Fiil

parayı konvertibl yapma

introduction of convertibility

parayı korkutmak

to scare up money Fiil

parayı masaya koymak

to put down the money Fiil

parayı sadaka olarak dağıtma

distribution of money in charity

parayı sahibine iade etmek

to restore money to the owner Fiil

parayı silip süpürme

sweep

parayı tağşiş etmek

to debase the coinage Fiil

parayı tedavülden çekme

withdrawal of money from circulation

parayı tedavülden kaldırma

demonatization taking money out of circulation

parayı tedavülden kaldırmak

to withdraw money from circulation Fiil

parayı tedavüle koymak

to put a coinage in circulation Fiil

parayı tedavüle sokmak

to pass the coin Fiil

parayı tehlikeye koymak

to risk money Fiil

parayı teslim almak

to encash money Fiil

parayı veren düdüğü çalar

to pay the piper and call the tune

parayı zimmetine geçirmek

to appropriate money Fiil

(gerekli) parayı bulmak

to find the money Fiil

(veznedar) bütün parayı alıp kaçmak

to run off with all funds Fiil

aklama (kara parayı aklama yolu

laundering

aldığı parayı birine geri vermek

to pay back someone Fiil

alınmış parayı geri ödemek

to refund Fiil

alınmış parayı geri verme

refund

bahse yatırılan parayı cebe indirmek

to sweep stakes Fiil

bir bahis için ortaya konan parayı muhafaza eden kimse

stakeholder

bir parayı bir şeye tahsis etmek

to allocate sum to sth Fiil

bir parayı bir şeye tahsis etmek

to allocate a sum to sth Fiil

bir parayı desteklemek

to support a currency Fiil

bir parayı kullanmak

to use a sum of money Fiil

bir parayı tedavüle koymak

to put a coinage in circulation Fiil

bir parayı yedek akçeye ayırmak

to allocate an amount to the reserve funds Fiil

bir parayı yedek akçeye ayırmak

to allocate an amount to the reserve Fiil

birine kalp parayı yutturmak

to palm off a bad coin on sb Fiil

birinin hakkı olan parayı ödememek

to withhold payment Fiil

borç verdiği parayı geri istemek

to call in a loan Fiil

borç verilen parayı geri istemek

to call in a loan Fiil

bütün parayı alıp kaçmak

to run off with all funds Fiil

bütün parayı har vurup harman savurmak

to shoot one's wad Fiil

büyük bir parayı (bir şeye) bağlamak

to nail down an enormous amount of money Fiil

büyün parayı har vurup harman savurmak

to shoot one's wad Fiil

çalınan parayı yerine koymak

to replace stolen money Fiil

çalınmış eşya veya parayı sahibine geri vermek

to kick back Fiil

eldeki bütün parayı alışverişe yatırma

shopping spree

eldeki bütün parayı bahse yatırmak

to bet one's wad Fiil

gerekli parayı bulmak

to supply the needful Fiil

gerekli parayı bulmak

to raise the wind Fiil

gerekli parayı bulmak

to find the money Fiil

gerekli parayı tedarik etmek

to make the necessary funds available Fiil

gerekli parayı toplamak

to raise any money requisite Fiil

gerekli parayı toplamak

to raise the wind Fiil

harcadığı parayı geri almak

to reimburse oneself Fiil

harcanmış parayı geri ödemek

to reimburse Fiil

ikisini de yapmadığı takdirde parayı ödeyecek olan kefiller

bail to the acuse

kara parayı aklamak

to launder (illegal earnings Fiil

kazanılan parayı daha sonraki bir yarışa yatırmak

to parlay Fiil

kötü para iyi parayı kovar

bad money drives good money

kötü para iyi parayı kovar

bad money drives out good money

milli borcun tedavüldeki parayı artırmada kullanılma süreci

debt monetization İsim, Ekonomi

ödenen parayı geri alma kartı

reimbursement card

peşin parayı masaya koymak

to plank down the ready Fiil

sahte bir parayı birine yutturmak

to unload a bad note on sb Fiil

sahte parayı birine yutturmak

to foist a bad coin on sb Fiil

sahte parayı piyasadan toplamak

to call in clipped money Fiil

saklaması için parayı bankaya emanet etmek

to give money to the bank for safekeeping Fiil

spekülasyon için parayı tehlikeye atmak

to venture money in speculation Fiil

tedavüldeki parayı çekmek

to withdraw bank nfrs Fiil

tedavüldeki parayı çoğaltmak

to expand the currency Fiil

yatırılan parayı alan kimse

investee

yazı tura için parayı havaya atmak

to toss Fiil

parayı

Terimler/Kalıplar

Türkçe-Ingilizce Ilgili Terimler