(Epiactis prolifera). sea bag: denizci çantası.
sea bass: levrek balığı
(Serranidae). seabed: deniz tabanı.
sea bird = sea fowl: martı, denizkuşu.
sea biscuit = sea bread: peksimet.
sea bream: (a) izmarit
(Pagellus centrodontus), (b) çipura
(Aurata aurata). sea breeze: meltem, imbat, denizden esen yel.
sea calf: ayıbalığı.
sea captain: kaptan, süvari.
sea change: (a) ânî değişme, gelişme, ilerleme, (b) denizin sebep olduğu değişiklik.
sea chest: gemici sandığı.
sea cow: (a) deniz ineği, deniz ayısı, (b)
esk. (bkz:
hippopotamus. sea cradle ) (bkz:
chiton ) (2).
sea cucumber: deniz hıyarı
(Holothuroidea). sea dog: (a) deniz kurdu, eski/kurt denizci, (b) fok balığı.
seadog (bkz:
fogbow. sea dragon ): yırtmaçlı balık.
sea duck: deniz ördeği.
sea eagle: deniz kartalı
(Haliaetus). sea ear (bkz:
abalone. sea elephant ): deniz fili, en iri cins ayıbalığı.
sea fan: deniz yelpazesi
(Gorgonia flabellum). sea fight: deniz savaşı.
sea foam: (a) deniz köpüğü, (b) lületaşı.
sea front: kıyı, sahil, yalıboyu.
sea green: deniz yeşili: açık-mavimsi yeşil renk.
sea-green: deniz yeşili renginde.
sea gull: martı.
sea hog (bkz:
porpoise. sea holly ) (bkz:
eryngo. sea horse ): (a) deniz aygırı
(Hippocampus hudsonius), (b) yarı at yarı balık efsanevî hayvan, (c) (bkz:
walrus. sea kale ): deniz lâhanası
(Crambe maritima). sea king: korsan kralı (Ortaçağlarda Avrupa kıyılarını talan eden korsanların başı.
sea lavender: deniz lâvantası
(Limonium). sea lawyer den. argo âsi gemici, verilen emirleri daima tenkit eden gemici.
sea legs: fırtınalı havalarda gemide dengeli yürüyebilme kabiliyeti.
On the third day of the cruise, he found his sea legs. sea lettuce: deniz marulu
(Ulva). sea level: deniz seviyesi/düzeci.
sea lily: deniz lâlesi
(Crinoidea). sea lion: büyük ayıbalığı
(Zalophus californicus). sea lungwort: ciğerotu
(Mertensia maritima). sea mew: martı
(Larus canus). sea moss: deniz yosunu.
sea mouse: deniz sıçanı
(Aphrodite). sea nettle: deniz ısırganı.
sea onion: adasoğanı
(Urginea maritima). sea ooze: okyanus dibinde bulunan kemiksi çökelti.
sea otter: deniz samuru
(Enhydra lutris). sea pen: deniz kalemi, bir tür sölentere
(Pennatula). sea power: (a) donanması güçlü devlet, (b) deniz kuvveti.
sea purse: köpekbalığı yumurtasının sert kabuğu.
sea raven: deniz kuzgunu
(Hemitripterus americanus). K. Atlantikte yaşayan iri bir balık. sea robin: kırlangıç balığı
(Prionotus evolans). sea room: açık deniz, denizde kolay manevra alanı, geminin kolayca manevra yapabileceği alan.
sea rover: korsan, korsan gemisi.
sea salt: deniz tuzu.
sea serpent: deniz yılanı, efsanevî deniz ejderhası.
sea shell: deniz kabuğu, istiridye kabuğu.
sea slug bk.: nudibranch. sea snake: deniz yılanı
(Hydrophidae). sea squirt: su püskürtücü, rahatsız edilince su püskürten gömlekli deniz hayvanı.
sea tangle: su yosunu
(Laminaria). sea trout: deniz alabalığı
(Salmo trutta). sea urchin: deniz kestanesi
(Echinoidea). sea valve (bkz:
seacock. sea wall ): deniz seddi/duvarı.
sea-walled: deniz setleriyle korunmuş.
sea walnut: yuvarlak denizanası.
sea wolf: (a) deniz levreği vb. gibi birkaç çeşit yırtıcı balık ), (bkz:
(b) korsan.
sea wrack: yüzen deniz yosunu.