uykusunu almış olmak
Fiil
çalışırken uyuyakalmak
Fiil
(a) tatlı uyku: gece yarısından önceki uyku, (b) gündüz uykusu,
k.d. şekerleme.
ilk uyku, gece yarısından evvelki uyku, güzellik uykusu.
kesintili uyku, sık sık uyanma.
ağlaya ağlaya uyuyakalmak.
She cried herself to sleep: Ağlaya ağlaya uyuyakaldı.
uyuyabilmek, uykuya dalmak.
I couldn't get to sleep last night: I was too excited.
(a) uyumak, uykuya dalmak, (b) (kol, bacak vb.) karıncalanmak, uyuşmak.
My foot has gone to sleep: Ayağım uyuştu.
(a) gömmek, ebedî uykusuna yatırmak, (b) örtbas etmek, bertaraf etmek.
bir uykuyu telafi etmek
Fiil
bütün gece gözünü kırpmamak
(a) hasta hayvanı iğne yaparak ıstırap çektirmeden öldürmek, (b) (ameliyat vb. için) bayıltmak, uyutmak.
(c)
put a child to sleep: çocuğu uyutmak/uykuya yatırmak.
okurken uyuyakalmak.
read someone to sleep: kitap okuyup uyutmak.
bir saat kadar bir uyku çekmek
Fiil
doğum ağrılarını azaltıcı hafif anestezi.
uykuya yardımcı şey
İsim, Tıp
uyumayı kolaylaştıran şey
İsim, Tıp
uykuda geçirmek.
to sleep the day away: bütün gün uyumak/gününü uykuda geçirmek.
(a) (hizmetçi) evde yatmak, (b) uyuyakalmak, geç vakte kadar uyumak.
uyku laboratuarı
İsim, Tıp
uyku laboratuarı
İsim, Tıp
(baş ağrısı, sarhoşluk vb.) uyuyarak geçirmek, ayıkmak.
sleep it off k.d. uyuyup sarhoşluğunu
dağıtmak/ayıkmak/kendine gelmek.
kararı ertelemek, istihareye yatmak, gece (bir konu üzerinde) düşünmek.
(a) (hizmetçi) evde yatmamak, (b) geceyi evinden başka yerde geçirmek.
bir konu üzerinde gece düşünmek.
yataksız/kuru yerde uyumak.
deliksiz bir uyku uyumak
Fiil
uykuda geçirmek, uyuklamak, (bir şey seyrederken vb.) uyuyakalmak.
(birbiriyle) yatmak, cinsel ilişkide bulunmak.
… ile yatmak/cinsel ilişkide bulunmak.
uykusu kaçmak, bir şeye ziyadesile üzülmek.
gözlerine uyku girmemek
Fiil
vicdan rahatlığından ilerigelen deliksiz uyku.