1. ekser, enser, büyük çivi.
  2. ucu sivri uzun şey.
  3. kabara.
  4. yavru geyiğin çatalsız boynuzu.
  5. uskumru yavrusu.
  6. Botanik başak, başak gibi dizili çiçek salkımı.
    spike lavender: başaklı lâvanta çiçeği
    (Lavandula latifolia).
  7. enserle tutturmak/çivilemek.
  8. çivi ile delmek.
  9. Askerlik2 topu körletmek için falya deliğine çivi vurmak.
  10. engellemek, etkisiz bırakmak, akamete uğratmak.
    spike someone's guns: birinin plânını bozmak,
    çanına ot tıkamak.
    to hang up one's spikes: (profesyonel spordan vb.) ayrılmak, elini eteğini çekmek.
    to spike a rumor: bir dedikoduyu etkisiz bırakmak.
    to spike someone's chances for promotion: bir kimsenin yükselmesine/terfiine engel olmak.
  11. (içkiye) alkol katmak.
    to spike a drink: içeceğe alkol katmak.
birinin içkisini daha sert yapmak Fiil
engellemek, bir kimsenin işine/plânına engel olmak, çelme takmak, çanına ot tıkamak.
mavna sırığı/gönderi. İsim
mavna sırığı/gönderi. İsim
ince ve yüksek topuk.
bir kimsenin kötü niyetine engel olmak Fiil