saltık/mutlak düşünce/fikir.
yalnızca bir fikirin egemenliği altında olmak
Verb
tek bir fikrin egemenliği altında olmak
Verb
bir fikrin esiri olmak
Verb
istenmeyen/itirazlara sebep olan öneri/plan/fikir.
You're always coming here with your big ideas.
Noun
maksat, niyet, amaç, hedef.
What's the big idea of selling the house: Evi satmaktan maksadın ne?
Noun
bir fikri yürürlüğe koymak
Verb
hayatını bir fikre adamak
Verb
birini saplantı halindeki fikrinden caydırmak
Verb
birinin kafasına bir fikir sokmak
Verb
bir fikri kafasına çakmak
Verb
bir fikiri kafasına takmak
Verb
aklına olmayacak şey getirmek
Verb
(yanlış olarak) zannetmek, sanmak, yanlış bir fikre saplanmak/kapılmak.
bir kitap hakkında genel bir fikir vermek
Verb
birinin kafasına bir fikir sokmak
Verb
birinin yetenekleri konusunda doğru dürüst fikri olmamak
Verb
bir şey hakkında fikri olmamak
Verb
bir şey hakkında fikiri olmamak
Verb
ihracat konusunda fikri olmak
Verb
ihracat konusunda bir fikiri olmak
Verb
fikir, düşünce.
That's an excellent idea. Have you any idea of what I'm going to explain? I have no idea: Hiç fikrim yok, bilmiyorum.
Noun
tasavvur, niyet, plân.
I have an idea for a new book. You have no idea how worried I was:
Ne kadar üzüldüğümü tasavvur edemezsin.
She told them her idea for the publicity campaign: Tanıtma kampanyası hakkındaki plânını onlara söyledi.
Noun
oy, mütalea.
What's your idea on new tax system?
Noun
erek, amaç, maksat, hedef, gaye.
The idea of becoming an engineer. The idea of a vacation is to relax: Tatilden maksat dinlenmektir.
Do you get the idea? Maksadı anlıyor musun?
The idea is that: Maksat şudur ki …
Noun
sanı, tahmin, önsezi.
I have an idea that she will be late.
I had no idea that … : …'i bilemezdim, tahmin edemezdim.
Noun
anlayış, idrak, bilgi.
a child's idea of time. What an idea can a man who is blind from the birth have of color? Doğuştan kör olan bir kimsenin renk hakkında ne bilgisi olabilir?
He has some idea of how to swim: Biraz yüzmesini bilir.
Noun
inanç, kanaat.
He has a strong idea on the subject.
Noun
(a) kavram, tasavvur, zihinde oluşan mefhum, (b) düşüncel, ülküsel, ideal, bir şeyin olması arzu edilen
şey, (c) (Platonizmde) uzay ve zamanın ötesinde var olan, yalnızca tinsel olarak anımsama yolu ile kavranabilen, duyularla yalnız görüngüleri algılanabilen asıl gerçeklik.
Noun, Philosophy
hayal, zihinde oluşan şekil, hatıra, mevcut bir şeyin/kimsenin zihinde bıraktığı izlenim.
Noun
uygulama alanı olmayan fikir
birine bir fikir aşılamak
Verb
birinin kafasına bir fikir sokmak
Verb
(patent kanunu) yeni buluş fikri
bir fikir ortaya atmak
Verb
bence, fikrimce.
Going to a film is not my idea of spending a sunny day well: Sinemaya gitmek
bence güneşli bir günü iyi geçirmek değildir.
bir fikrin tohumlarını atmak
Verb
aklına bir fikir getirmek
Verb
birini bir fikirle taciz etmek
Verb
bir fikri birine inhisar ettirmek
Verb
bir konuda genellikle benimsenen fikir
bir fikirden vazgeçmek
Verb
satış fikri (bir slogan , temel kavram ya da satış teklifi
akla bir fikir gelmek
Verb
bir fikri desteklemek
Verb
Amma yaptın ha!
What an idea! Ne acayip fikir! Ne münasebet! Hiç olur mu?
The very idea! Ne kadar tuhaf!/saçma/gülünç!
The very idea of a thing! Olur şey değil!/Böyle şey tasavvur edilemez!
daha neler! Ne saçma şey!
bu fikir üzerinde düşünmeye değer
fikrini anlatabilmek, karşısındakinin kafasına sokabilmek.
bir fikre sıcak bakmaya başlamak
Verb
bir fikri benimsemeye başlamak
Verb
Bunu da nereden çıkardın?
... olduğunu kim söyledi ki?
... olduğunu da nereden çıkardın?
Bunu da nereden çıkardın?
... olduğunu da nereden çıkardın?
... olduğunu kim söyledi ki?