[manners]

görgüsüzlük
edepsizlik
görgüsüz davranış davranmalar Noun
terbiyesizlik
terbiye görmek Verb
iş hayatı görgü kuralları Noun
yüksek sınıfların toplum içi davranışlarını sergileyen komedi türü
bir kişiyi iyi davranışları bakımından tavsiye etmek Verb
cana yakın davranışlar Noun
kibar davranmaya titizlik göstermek Verb
nazik tavırlar Noun
sıkılmazlık
serbestlik
kötü davranışlar gösterme
terbiyesini bozmak Verb
terbiye
görgü
adap Noun
görgüsüz olmak Verb
davranışları düzeltmek Verb
görgüsüzlük
görgüsüz kaba davranışlar Noun
saygı göstermek Verb
birine eğilmek Verb
(a) görgü, terbiye.
good manners: iyi terbiye/görgü, kibarlık, nezaket, muaşeret âdabı.
bad
manners : terbiyesizlik, görgüsüzlük, kabalık.
It is nice to see a child with manners: Terbiyeli/görgülü bir çocuk görmek hoş bir şey.
forget one's manners: terbiyesini bozmak, kendini unutmak, nezaketi bir tarafa bırakmak. (b) hal, tarz, (c) töre, âdet.
Books and movies show us manners of other times and places.
terbiyesini takınmak Verb
terbiyeli/nazik olmak.
görgü kurallarını ihlal suçu
görgü kurallarına aykırı hareket etmek Verb
görgü kurallarını ihlal suçu Noun
kibarlık
görgü kurallarına tamamıyla uyma
kibar davranışlar Noun
meyhaneci davranışı
kibarlaşmak, edebini takınmak.
kibar davranışlar Noun
kaba saba davranış
ince davranışlar Noun
nazik davranış
örf ve âdet romanı
sofra görgüsü
terbiye etmek Verb
birine görgü kurallarını öğretmek Verb
görgüsüz davranışlar Noun
kaba davranışlar Noun
kaba davranış davranmalar Noun
yapma kibarlık