anlaşmalı memleketler ticareti
külçe altın ve gümüş ticareti
faiz arbitrajı
Noun, Banking
(US) (borsada) takas muamelesi
dağıtım işi (malların üreticiden tüketiciye ulaştırılmasında rolü olan büyük , küçük bütün işletmeler
kadın ihtiyaçları ticareti
toprak mahsullüleri ticareti
devamlı üretilen mal ticareti (bir ülkede üretilen malı alıp satma
tecim, ticaret.
domestic trade: iç ticaret.
foreign trade: dış ticaret.
be in trade:
tüccarlık etmek.
Board of trade: Ticaret Odası.
carry on a trade: ticaret yapmak.
alışveriş, mübadele, alış ve satış.
free trade: serbest mübadele.
iş, meşguliyet.
everyone to his trade: herkes kendi işine baksın.
to put someone to a trade:
birisini bir işe yerleştirmek.
sanat, zanaat.
the trade of carpenter: marangozluk sanatı.
pazar, piyasa.
an increase in the tourist trade: turizm piyasasında bir artış.
değiş tokuş, mübadele, takas, trampa.
değiştirmek, değiştokuş yapmak, takas/mübadele etmek.
to trade seats with a person: birisiyle sandalyeleri değiştirmek.
ticaret/iş yapmak. trade
in sugar/rice etc.: şeker/pirinç vb. ticareti yapmak.
ticaret+, ticarî.
trade agreement: ticaret anlaşması.
trade association: ticaret birliği,
lonca.
trade gap: dış ticaret açığı.
trade name: ticaret unvanı, ticarî isim.
trade route: ticaret yolu.
meslek+, meslekî.
trade journal/magazine: meslek dergisi.
trade school: meslek okulu.
trade secret: meslek sırrı.
perakendecilere yönelik reklamlarda olduğu gibi
kotalar veya ambargolar yoluyla malların ülkeye serbest giriş çıkışını sınırlama veya engellemesi
ticaret bloku (başka ülkelere karşı iki ya da daha çok sayıdaki ulusun gümrük vergileri ve ticaret kuralları
konusunda müşterek bir politika benimseme
perakende satış departmanı
(bilanço) ticari borçlular
Noun
ticaret açığı
Noun, Economics
kotalar ve döviz kuru farklarını ayarlaması
ticaret farklılaştırılması
ticaret hayatının düzensizliği
ticari dalgalanmalar
Noun
karşılıklı hakaret etmek
Verb
başka bir kişiye satılmış opsiyon
Ticari Borçlar
Noun, Accounting
(US) rekabet kuralları
Noun
ticari istatistikler
Noun
dış ülkelerdeki ticaret temsilciliği
ticari ihtiyaç malları
Noun
ticaret fazlası
Noun, Economics
dış ticaret dengesi fazlalığı
Noun, Economics
ticari teamüle giren şartlar
Noun
daha pahalısına geçmek
Verb
bazı ithal mallarında gümrük vergisi almamak konusunda anlaştıkları
Noun
(küçük bir grup spekülatörün) kendi aralarında (belirli bir hisse senedini) almaları ve satmaları
Noun