A'nın devamlı müşterisi olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Fen Fakültesi veya Teknoloji bölümü mezunu.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ne yapacağını bilememek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ne yapacağını şaşırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin tek desteği olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kalbini kırmak, gücendirmek, incitmek, rencide etmek. 
 He broke my heart: Kalbimi kırdı.  
I broke  my heart over his unwarranted remark: Yersiz sözlerine çok gücendim.
                        
                        
                     
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yönetim kurulu üyesi maaşı
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        malını mülkünü mirasçılar arasında paylaştırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        babasının mesleğini sürdürmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin tavsiyesine uymak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kullanılması gereken dönemden çok önce malzeme stokları satın alan kişi
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        parasının karşılığını almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ödediği paranın karşılığını almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kız(dır)mak, öfkelen(dir)mek, hiddetlen(dir)mek, tepesi atmak, kan beynine fırlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Home Secretary (İçişleri Bakanı).
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        he has. 
 he's got two cars.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        karının yaptığı masraflardan kocanın sorumluluğu
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bir kimsenin) muhayyilesinde/hayalinde.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Allah bilir. (Allahtan başka) kimse bilemez.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        babasının firmasına girmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        devlet yolu: İngilterede millî hükümet, Kanadada provens hükümeti tarafından yaptırılan geniş karayolu. 
 Kraliçe hükümdar ise: 
 Queen's highway.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        komşusunun neler karıştırdığını bilmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        : -lim/-lım/-'üm/-lum. 
 Let's go: gidelim.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        karısının parasıyla yaşamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (sigorta) belli başlı bir uluslararası sigorta piyasası
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bu piyasa 1689 yılında Edward Lloyd'un Londra'nın iş merkezindeki kahvehanesinde gemi sahipleri
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        denizciler ve tüccarların sigorta anlaşması yapmak üzere toplanması ile kurulmuştur
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        üyesi olan bir sigortacı (Lloyd's'un sigortacıları ancak Lloyd's acenteleri aracılığıyla sigorta yapar 
 ve bu acentelere sigortaların ödediği primler
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uzun S: eskiden (genellikle İngilterede) kullanılan entegral işaretine benzer s harfi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        meters per second per second.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        müşterisinin isteklerini yerine getirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yükümlülüklerini yerine getirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        davranışlarına dikkat etmek, hal ve hareketlerini düzeltmek, dikkatli olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uslu/terbiyeli/kibar ol, terbiyeni takın, sözlerine/hareketlerine dikkat et.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ailesini ihmal etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Old School/Old Series/Old Style.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        = Office of Strategic Services.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        master diplomasını almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (borsa simsarlarının) alış ve satışlar(ı).
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        matbaacı çırağı matbaacı ruhsatı
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        terbiye, tutum, davranış. Genellikle 
 mind veya  
watch fiilleriyle beraber kullanılır:  
Mind  your p's and q's while your Grandmother is here: Büyük annen burada iken uslu/terbiyeli ol.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        özür dileyen suçu kabul etmiş olur.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        saniyede radyan (açısal hız birimi).
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yolculuğunun sonuna varmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        haftalık ücretini almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin el yazısını tanımak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        masraflarını geri almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        aklını başına toplamak, makul olmak
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        İngilizce alfabenin 19'uncu harfi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        S şeklinde boru veya herhangi bir şey;
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kükürtün simgesi.
                        
Noun, Chemistry                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        south, southern;
                        
Adjective                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        = Savings and Loan: biriktirme ve ödünç verme. 
 S&L associations: Biriktirme ve yardım sandığı.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        small capitals: küçük majüskül harfler.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Security Council (of the U.N.).
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        standard deviation.
                        
Statistics                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (at ve sığırlarda) ishal, sürgün.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sözleşmede belirtilmiş kalitedeki malın satın alınması
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gelecekteki fiyatı donduran
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        oğlunun borçlarını üstlenmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çelik üreten firmaların hisse senedi.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tedarikçi firmanın faturası
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        izin isteyerek gitmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        master diplomasını almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vezne çeki (bir bankanın başka bir bankanın üzerine keşide ettiği ve veznedarına imzalattığı çek
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        doya doya, canının istediği kadar.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        doyasıya, doya doya, kana kana, canının istediği kadar.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) seyahat, yolculuk, (b) seyahatname. 
 a book of travels.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (ABD'de: 
 State's) 
 evidence (of a criminal): suç ortakları aleyhinde tanıklık etmek, suç ortaklarını ele vermek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        İki kişi eğlenir, üçüncüsü cansıkar.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        = Union of Soviet Socialist Republics: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        düşüncelerini açığa vurmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        White Russian Soviet Socialist Republic: Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        parasının karşılığını istemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        what does. What's the man say? = What does the man say?
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Çıkmadık candan ümit kesilmez.
                        
Sentence                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
                        
Sentence                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        
 where has. 
 where's he been all night?