've

English-Turkish Translation

  1. Adjective 'in kısaltılmış şekli.
    We've been there before.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

I've
= I have.
we've
we have.
what've
= what have.
What've you done with the money?
VE Day
Avrupa Zaferi günü: 8 Mayıs 1945. Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ve
and
ve
and .
ve
cum
(ağrılar) ani ve şiddetli
stabbining
(bilanço) iade ve indirimler
return and allowances Noun
(Br)sahne ve perde reklamı
theatre-curtain advertisement
(fabrika) aletler ve makineler
implements and machinery Noun
(oda) havasız ve sıcak
frowsty
(sesler) tiz ve keskin
reedy
... harf ve rakam
... alphanumeric characters Noun
...'in içinde ve dışında
inside and outside ... Adverb
… ve devamı
… et seq. Adverb, Law
ad ve soyad
legal name
adalet ve nasafet mahkemesi
court of chancery Noun, Law
adi devir ve temlik
ordinary conveyance
ağaç ve taşın damarı
grain
ağır kayıt ve şartlar
rough going
aktif ve pasif
assets and liabilities statement
aktifler ve özvarlıklar
assets and equities (in the balance sheet Noun
alacaklar ve ödemeler
receivables and payables Noun
alıcı ve satıcı
buyer and seller
alındılar ve harcamalar
incomings and outgoings Noun
Araştırma ve Geliştirme Giderleri
Research and Development Expenses Noun, Accounting
araştırma ve geliştirme maliyetleri
research and development costs Noun, Accounting
aritmetik ve mantık
arithmetic and logic unit
atlı ve yaya
horse and foot
avantajları ve dezavantajları karşılaştırmak
to oppose advantages and disadvantages Verb
aynı şekilde ve de
likewise
az ve öz
concise
bakım ve tamir
overhaul
basit ve iyi
neat
bayındırlık ve iskan bakanlığı
ministry of public works and settlement
belediye ve devlet vergileri
rates and taxes Noun
birinin nam ve hesabına
in one's own name and on one's account
borçlar ve ayni hukuk
mixed laws
borsa örf ve âdetleri
market terms Noun
büyük gürültü ve karmaşa
bedlam
cila ve temizlik işleri
elbow grease Noun
çok sıkı ve değişmez teşrifat ve merasim
hidebound etiquette
devir ve temlik hakkı
right to convey
devir ve temlik imkanı
assignability
doğru ve adil
just and equitable
dolma kalem ve mürekkep
pen and-ink
düz ve büyük tabak
platter
düzensiz ve karışık toplanma
huddle
Ekonomik ve Parasal Birlik
Economic and Monetary Union (EMU)
eksik ve yetersiz bilgi
inadequate information
esham ve tahvilat
stocks and bonds Noun, Banking
esnaf ve sanatkârlar birliği
chamber of trade
evlenme ve ölüm (ilanlar
births marriages and deaths Noun
evli ve ... çocuk annesi
married and the mother of ... Adjective
evlilik ve defin kütüğü
register of births , marriages and burials
fabrika bina ve müştemilatı
factory premises
faiz ve gelir tahakkuk ve reeskontları
interest and income accruals and rediscount Noun
farz ve tahmin etmek
to imagine Verb
gece ve gündüz açık
open day and night
gelir ve gider
receipts and expenses
Georgia ve Mississippi eyaletleri
deep south Noun
gerçek ve hayal
fact and fiction
gereksiz endişe ve telaş
song and dance
gıda ve tarım örgütü
Food and Agricultural Organization (FAO
güçlü ve kuvvetli
robust
güçlü ve sağlıklı
hale
gümrük ve tekel vergileri
customs and excise duties Noun
gürültülü ve neşeli
hilarious Adjective
güzel ve sağlıklı olmak
to bloom Verb
haber ve gazete satıcısı
news butcher
hafif ve duygulu
ethereal Adjective
hâkimiyeti ve tasarruf hakkı olan ve ölünce
absolute estate
hâkimler ve avukatlar
the bench and the bar
hantal ve beceriksiz delikanlı
hobbledenox
her boy ve stilde
in all sizes and styles
hesapları tutmak ve araziyi
estate manager
hızla ve kolayca çıkmak ve inmek
to shin Verb
hukuken ve fiilen devralan
assignee in fact
imar ve iskân bakanı
Minister of Development and Housing
ince ve uzun çeneli
lantern jawed
ince ve uzun yarmak
to slit Verb
ipliği ve kurşunu
hook, line and sinker
ipotek devir ve temliki
mortgage assignment
iri ve hantal şey
hulk
iri ve sert şekerleme
gob stopper
ışık ve görme bilimi
optics
iskarça ve tehlikeli liman
foul berth
isteyerek devir ve temlik
(due to bankruptcy) voluntary assignment
işveren ve işçiler
man and men
işveren ve temcilcisi
employer and his agent
kabile örf ve âdetleri
tribal customs Noun
kader ve kısmete inanma
fatalism
kanun ve düzen
law and order
kâr ve zarar
profit and loss
kar ve zarar hesabı
statement of profit and loss
Karayipler ve Latin Amerika
Caribbean and Latin America (CALA) Noun, Place Names
kayıp ve hasar tesbiti
ascertainment of losses and damage
kayıt ve şarta bağlanmış
stipulated
kaynaklar ve giderler cetveli
statement of resources and their application
kemer ve pantolon askısı
belt and braces
kesin ve nihai
final and conclusive
keskin ve sivri uçlu
jagged
kesmek ve yapıştırmak
to cut and paste Verb, Information Technology
kiracının hak ve statüsü
tenancy
kısa ve anlamlı
laconic
kısa ve kalın ok
bolt
kullanım ve ikamet
use and habitation
maddi ve manevi tazminat
general and special damages Noun, Law
makine ve teçhizat kiralama
equipment leasing
makul dikkat ve beceri
reasonable care and skill
mal ve hizmetler
goods and services Noun
maliyet ve masraf defteri
cost and expense ledger
memur tavır ve hareketi
employe attitude
meşru ve muteber şart
lawful condition
met ve cezre ait
tidal
mobilya ve demirbaşlar
furnishings and fixtures Noun
moda ve eğlence dünyası
vanity fair Noun
muayeneye ve yoklamaya tabi
visitable
muhasebe kuramı ve ve uygulaması
accountancy
mülk ve menkul değerler
goods and chattel Noun
münakaşa ve müdafaa etmek
to plead Verb
navlun ve nakliye
freight and expressing
normal ve azami eğitim ve öğretim süresi
normal and maximum duration of studies Noun, Education-Training
Ödenecek Vergi ve Fonlar
Taxes and Funds Payable Noun, Accounting
okutmak ve eğitmek
to train for free Verb
olgun ve dolgun
buxom
öncelik ve rüçhan hakkının
absolute priority rule
örf ve âdet
usage
örf ve adet hukuku
common law
örf ve âdet hukuku
common law
organizasyon ve yöntemler
organization and methods Noun
Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika
CEMA (Central and Eastern Europe, the Middle East and Africa) Noun, Place Names
parasız ve işsiz
down- and-out
pis ve değersiz şey
garbage
polis ve makamlar
authorities Noun
Posta ve Telekomünikasyon Bakanı
minister for post and telecommunications
reklam ve propaganda tekniği
publicity technique
ret ve inkâr etmek
to negative Verb
ruhen ve bedenen sağlam
sound in body and mind
sağlık ve güzellik müstahzaratı
health and beauty aids
sahne ve perde reklamı
theater-curtain advertisement
şan ve şerefe doymama
insatiable of glory
Sanat ve Kültür Bakanlığı
ministry of arts and culture
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Ministry of Industry and Trade Noun, Public Administration
satış iade ve indirimleri
sales returns and allowances Noun
satış kayıt ve şartları
sale terms Noun
satışlar ve stoklar
management ratio
serbest çıkış ve giriş
free issue and entry
sermaye kazançları ve zararları
capital gains and losses Noun
sessiz ve bastırılmış gülüş
chuckle
sevgi ve acıma belirten
sympathetic
sevk ve idare kontrolü
control of operations
şiddetle ve rastgele vurmak
to slog Verb
silah ve teçhizat işleri
war work Noun
Sistan ve Belucistan
Sistan va Baluchestan Noun, Place Names
soğuk ve karlı
wintry
son arzu ve vasiyet
last will and testament
sorumluluğun reddi ve inkârı
disclaimer of responsibility
süt ve süt ürünleri
dairy produce Noun
tahkik ve tayin etmek
to ascertain Verb
tahkir ve küçük düşürme kasıt ve niyeti
malice in fact
tahmil ve tahliye
(ships) loading and unloading
tahsilat ve tediyat
receipts and payments
tahsisat ve maaştan indirim
cut
takıntısız ve kolayca
like clockwork
talep ve arz
demand and supply
tam ad ve soyadı
full name
tam ve doğru olmayan
imprecise
taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları
movable and immovable cultural and natural properties Noun
tayin ve tahsis ihbarı
notice of appropriation
ticaret ve rekabetin dürüst ve hakkaniyetle yapılması
fair practices
ticari örf ve âdetler
business customs Noun
tuhaf ve korkutucu
freaky
ucuz ve adi apartman
tenement Noun
üniversite diploması ve doktora
academic degree
üretim ve satışını sınırlamak ve düzenlemek
to combination in restraint of trade Verb
usul ve füru hısımlığı
lineal consanguinity Noun, Law
usul ve füru hısımlığı
direct relationship
uygun kayıt ve şartlar
favourable terms Noun
uzun ve ayrıntılı muameleler
lengthy yen
ve 9
junior forms
ve imi
ampersand Information Technology
ve öbürleri
et al Noun
ve yan endüstriler
and cognate industries Noun
veraset ve intikal vergisi
account duty
vergi, resim ve harçlar
duties, taxes and levies Noun
yağma ve soygunla geçinen
predatory
yapı sanatı ve bilimi
tectonics
yokluk ve sefalet
destitution and misery
yükleme ve boşaltma koşul ve kuralları
berth terms Noun
yurtdışı merkez ve şubeler
head office and branches abroad Noun
zahmet ve meşakkat çekmek
to travail Verb
zaman ve para kaybı
broken time
zarif ve şık giyinmek
to spruce up Verb
zenginler ve fakirler
haves and the have nots Noun
zenginler ve fakirler
haves and have- nots Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

ve
V harfinin adı
ve
İki kelime, ... bağlar, ile