buz. (İlgili sıfat: 
 glacial). 
 The water turns into ice at 0°C.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz+, buzlu, buz gibi, buzdan yapılmış, buz üzerinde yapılan. 
 ice cold water. an ice chest. ice hockey.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (su kütlesi üzerindeki) buz tabakası. 
 ice on the lake in winter.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buza benzer şey. 
 camphor ice: kâfuru merhemi.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ice cream ile ayni anlama gelir. dondurma.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iş adamlarının özel çıkar sağlamak, himaye görmek için ödedikleri para.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        elmas, pırlanta, mücevherat.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tiyatroda iyi yerden bilet almak için gişe memuruna el altından verilen para.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzla örtmek/kaplamak, dondurmak.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        don(dur)mak, buzlaş(tır)mak, buz tut(tur)mak.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (buzla) soğutmak, buz gibi yapmak, içine buz koymak.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (pasta üzerine) şekerli krema sürmek.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (buz hokeyinde) diski gol çizgisi dışına atmak.
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzlarla çevrilmiş olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz ile mahsur kalmış olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        samimî bir hava yaratmak, (ilk söze başlayarak) çekingenliği/resmiyeti ortadan kaldırmak, başı çekmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) zor bir işe) başlamak, müşkülü/zorluğu yenmek, (b) resmiyeti kaldırmak/gidermek, havayı yumuşatmak, samimiyet yaratmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kâfur merhemi: deri çatlaklarını tedavide kullanılan kâfur, balmumu, ispermeçet mumu ve hintyağından yapılmış merhem.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        üstü çikolata kaplı dondurma kalıbı
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iz bırakmamak, önemli olmamak, etkisiz kalmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) iyi intiba/tesir bırakmamak, rağbet/itibar görmemek, geçmemek. 
 This kind of production will cut  no ice on the international market. (b) 
 cut no ice (with someone): (bir kimseye) söz geçirememek, üzerinde nüfuzu/etkisi olmamak, hiç tesir etmemek, sökmemek. 
 A man's money or importance never cuts any ice with him.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (US) biri üzerinde önem ve etkisi olmamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzlar arasında hapis kalmış
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kuru buz: donmuş karbon dioksit.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        , 
 (Brit.:  glazed frost) ile ayni anlama gelir. ince buz: yağan yağmurun donması sonucu 
 ağaçları ve yeryüzünü kaplayan ince buz tabakası.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        glitter ile ayni anlama gelir. buzlu yağmur, yağmurdan ilerigelen buz.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dip buzu, su dibindeki buz.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzul çağı, cümudiye devri.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzul çağı
                        
Noun, Geography                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Buz Devri
                        
Proper Name, Cinema                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Buz Devri: Kıtalar Ayrılıyor
                        
Noun, Cinema                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Buz Devri 4: Kıtalar Ayrılıyor
                        
Proper Name, Cinema                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Buz Devri: Dinozorların Şafağı
                        
Noun, Cinema                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Buz Devri 3: Dinozorların Şafağı
                        
Proper Name, Cinema                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Buz Devri 2: Erime Başlıyor
                        
Proper Name, Cinema                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz baltası: dağcıların buzda ayak yeri yapmak için kullandıkları özel balta.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz torbası/kesesi: hastaların vücuduna buz koymakta kullanılan su geçirmez torba.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz köprüsü: donmuş nehir/göl üzerinde açılan (kışa mahsus) taşıt yolu.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz kovası
                        
Noun, Food-Kitchen                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (Kuzey Kutbu) buzul başlığı
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz mağarası: bütün yıl veya yılın büyük kısmında buz içeren mağara.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dondurma. 
 chocolate ice cream .
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (ticarî anlamda) süt, yumurta akı, nişasta vb. ile yapılan dondurmaya benzer yiyecek.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dondurma kaşığı
                        
Noun, Food-Kitchen                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz nalçası: kaymamak için ayakkabıların altına konulan sivri uçlu demir.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzlu sis: yavaş yavaş düşen ince buz kristalleri. 
 ice needles, snow mist ile ayni anlama gelir.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz küpü, küp şeklinde buz parçası.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        nakliyat emtea poliçesinde varış limanının buzlanma nedeniyle malın boşaltılmasına elverişli olmaması 
 dolayısıyla geminin en yakın bir diğer limanda m
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz istisna klozu (nakliyat tekne poliçesinde kış aylarında geminin buzla teması halinde oluşan hasarları hariç tutan hüküm
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzla, buz tarlası, denizde yüzen büyük ve geniş buz kütlesi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        floe ile ayni anlama gelir. yüzen buz: denizde yüzen buz levhası.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzlu sis: buz zerrelerinden oluşan sis.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (kutuplarda) buzkuşağı: kutup kıyılarında donan deniz suyu ve kardan oluşan duvar.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzhane, buz yapımevi, buz deposu/mahzeni.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz (yapma) makinesi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yağsız sütten yapılmış dundurma.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz iğnesi: sirüs bulutlarını oluşturan ince ve uzun buz parçacıkları. Bazen güneş ışığında görülebilir.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzlanmak, buzla örtülmek/kaplanmak, yüzeyi buz tutmak. 
 The windshield has iced up.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz torbası/kesesi: hastaların vücuduna buz koymakta kullanılan su geçirmez torba.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        
 pack ice ile ayni anlama gelir. buz kütlesi: bir arada sıkışıp tek bir parça haline gelen buzlar kümesi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz otu 
 (Mesembryanthemum crystallinum): yaprakları buzlu gibi görünen parlak kabarcıklarla örtülü 
 bir tür sıracaotu. G. Afrika, Akdeniz bölgesi ve G. Kaliforniyada yetişir.
                        
Noun, Botany                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kazayağı
                        
Noun, Plant Species                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kaz ayağı
                        
Noun, Plant Species                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (suyun) donma noktası, 0°C.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        donma noktası
                        
Noun, Engineering                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzlu yağmur, yağar yağmaz buz tutan yağmur.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sulu sepken: karla karışık yağmur.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz manzarası (resmi).
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz örtüsü: çok geniş bir bölgeyi uzun süre kaplayan buz tabakası.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bir kıtanın büyük bir kısmını kaplayan) buzul.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz gösterisi, buz oyunları, buz revüsü, buz üzerinde kayarak yapılan müzikli eğlence.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz kayağı, buzda kaymak için altına metal namlu geçirilmiş ayakkabı.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz kayağının madenî namlusu.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dondurucu fırtına: yağan yağmuru hemen donduran fırtına.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz maşası: buz küplerini tutup bardağa koymağa mahsus maşa.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz kaldırıcı: büyük buz kütlelerini kaldıran alet.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzlu su, (buz gibi) soğuk su.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sulu buz, erimiş buz.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bir şeyi) ileride kullanmak üzere saklamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yiyecekleri buzlukta saklamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Dondurma imalatı (NACE kodu: 10.52)
                        
Noun, Trades-Professions                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buzla çevrili olup kıpırdayamama
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) yedekte, askıda. 
 put on ice: ertelemek, askıya almak.  
You will have to put your vacation  plans on ice until your debts are paid. (b) müemmen, emin, garantili, kesinlikle lehte sonuç verecek olan 
 mec. çantada keklik. 
 Our team had the game on ice.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok nazik/müşkül/tehlikeli durumda. 
 be/skate on thin ice: çok müşkül/tehlikeli durumda bulunmak, 
 tehlike ile karşı karşıya olmak.
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ice pack ile ayni anlama gelir. buz kütlesi: bir arada sıkışıp tek bir parça haline gelen buzlar kümesi.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yığın buzla, deniz buzlası, bankiz, buz tarlası, denizde sürüklenip bir araya yığılmış buzlardan oluşan 
 geniş saha. 
 ice pack ile ayni anlama gelir.
                        
Noun                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kutup buzulları
                        
Noun, Geology                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kutup buzları
                        
Noun, Geology                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kutuplardaki buzullar
                        
Noun, Geology                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kutuplardaki buz tabakaları
                        
Noun, Geology                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        basınç buzu: buzdağlarının sıkışma noktalarında oluşan buz.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (US) kendini güvence altına almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tehlikeli bir işe girişmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yığın halinde yüzen buz parçaları.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ince bir buz tabakası
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buz üstünde ihtiyatla yürümek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        üzerinde yürümesi tehlikeli buz
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        su buzu, içinde kar bulunmayan suyun donması ile elde edilen buz.
                        
Noun