eski itibarını kazanmak
Verb
askeri darbe
Noun, Politics-Intl. Relations
görmüş geçirmiş olmak
Verb
arabasının servisini muntazaman yaptırmak
Verb
(Br) eşyasını naklettirmek
Verb
ancak klişeler halinde düşünebilmek
Verb
“
had” fiilinin kısaltılmışı:
I was glad they'd (= they had) gone.
“
did” fiilinin kısaltılmışı:
Where'd (= Where did) they go?
“
should” veya “
would” fiillerinin kısaltılmışı:
He'd (= He would) like to go. I'd (=I should) have known …
sekiz saatlik çalışma günü
işçiyi günlük çalıştırmak
Verb
ilave edilmiş ay veya günü olan yıl
senet veya ipotek senedindeki borcun vade günü
yeni seçim gününü ilan etmek
Verb
üç aylık bir dönemin ilk günü
ar-ge
Noun, Competition Law
şahsen mahkeme huzuruna çıkma günü
başkalarının çıkarlarına aldırmadan zor koşullar altında kendini kurtarma politikası
Noun
haftada bir kurulan pazar
hava şartlarının elverişli olmasından ötürü çalışmaların yapılabileceği gün
inşaat işi ya da bir geminin limanda yüklenip boşaltılması gibi
=
who would.
Who'd have thought it!
gündelik ücretle çalışmak
Verb
“
do, did” fiillerinin kısaltılmışı:
How d'you (do you) like … D'you (= Did you) see what I saw?
iskonto edilmiş senet (senedin bir banka veya simsar tarafından itibari değerinin altında bir değerle satın alınması
D-günü (belirli bir harekâtın başladığı veya başlayacağı isimsiz gün
(6 Haziran 1944) İkinci Dünya Savaşı'nda Normandiya çıkartması günü
üç yıllık ortalama sistemi (reasürans tretelerindeki kâr komisyonunda üç yıllık ortalama kârı esas alan sistem
İngilizce alfabenin 4'üncü harfi.
Noun
D sesi:
dog, duck, dandy sözcüklerindeki gibi.
Noun
baskı işlerinde D/d harfinin kalıbı.
Noun
anlaştık, peki, mutabıkız, oldu, kabul.
Adverb
tüketicilerin özel ihtiyaçları dikkate alınarak yapılan pazarlama çalışmaları
Noun
(reçetelerde) günde iki defa.
Pharmaceuticals
(Fr) deneme balonu (halkın eğilimini öğrenmek amacıyla uygulanan deneme anketi
(Fr) yatırım bankaları
Noun
bir şeyden haberdar edilmek
Verb
bir şeyden haberdar edilmek
Verb
oy hakkını (seçim hakkını) yitirmek
Verb
bir yere saplanıp kalmak
Verb
bir şeyle uğraşmak zorunda kalmamak
Verb
chaise ile ayni anlama gelir. 14'üncü yy. Fransız altın parası.
elçinin yokluğunda elçiliğin işlerini yöneten kişi
işgüder, maslahatgüzar, elçi/sefir vekili.
chargé ile ayni anlama gelir.
Noun
ilk girişim/teşebbüs/deneme.
Noun
uçak yolculuğunda havada geçen süre
bir süreç tarafından kullanılan toplam görünür zaman
(Fr) büyük bir yapının ana cephesi
(tehdit/güvensizlik anlamı taşır) … da göreyim/görelim/bakalım.
I'd like to see him do better, even if he does think he's so clever: Pek akıllı geçiniyor ama, daha iyisini yapsın da görelim (yapsın bakalım).
I'd like to know what he means by that! Ne demek istediğini açıklasın bakalım!
(a) nükte, zekâ oyunu, (b) derin zekâ ve akla dayanan edebî eser.
lui altını: 1640-1795 arasında Fransada geçerlikte olan altın sikke.
Noun
maître d'hotel (1&2).
Noun
metrdotel, başgarson.
Noun
otelci, hancı, otel sahibi/müdürü.
Noun
(aşçılıkta) tereyağ, limon suyu, sirke ve maydanozlu sos.
Noun
sabit fikirli, dar kafalı, dar görüşlü.
Adjective
destek, dayanma noktası.
Noun
savunma hattı, direnme/tutunma noktası.
Noun, Military
(Fr) devletin güvenliği ile ilişkili sebep
varlığın nedeni, var olma nedeni, hikmeti vücut.
Noun
standartlaştırılmış satış sunuşu (işe yeni alınmış satış personelini eğitmek amacıyla deneyimli satış
elemanlarınca hazırlanmış , belirli bir yolu izl
eleştirisel başarı: halk tarafından tutulmayıp eleştirmenlerce övülen başarı.
birkaç kap yemek için belirlenmiş sabit fiyat
Food-Kitchen
vb'nin gözden geçirilmesi
bir günlük izin almak
Verb
kısa ve kapsamlı özet.
Noun
kayda alınmış radyo ya da televizyon programı
bir konuğun geliş ya da gidişi nedeniyle onuruna düzenlenen tören