araç

Turkish-English Translation

  1. means
  2. Information Technology tool
  3. device
  4. organ
  5. aid
  6. apparatus
  7. medium
  8. gateway
  9. appliance
  10. intermediary
  11. wedge
  12. implement
  13. instrumentation
  14. Noun instrumentality
  15. Noun instrument
  16. vehicle
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

araca monteli
vehicle-mounted Adjective, Military
araçsal
instrumental Adjective, Philosophy
arazi aracı
off-road vehicle Noun, Transport
asker taşıma aracı
personnel carrier Noun, Military
askeri servis aracı
military shuttle bus Noun, Military
baskı aracı
tool of repression Noun, Politics-Intl. Relations
Bilgisayarların ve iletişim araç ve gereçlerinin onarımı (NACE kodu: 95.1)
Repair of computers and communication equipment (NACE code: S95.1) Noun, Trades-Professions
borçlanma aracı
debt instrument Noun, Banking
borçlanma aracı
borrowing instrument Noun, Banking
İletişim araç ve gereçlerinin onarımı (NACE kodu: 95.12)
Repair of communication equipment (NACE code: S95.1.2) Noun, Trades-Professions
insansız kara aracı
unmanned ground vehicle Noun, Military
kitle iletişim araçları
mass media Noun, Communication
Makine, sanayi araç ve gereçleri ile deniz ve hava taşıtlarının satışı ile ilgili aracılar (NACE kodu: 46.14)
Agents involved in the sale of machinery, industrial equipment, ships and aircraft (NACE code: G46.1.4) Noun, Trades-Professions
muharebe istihkam aracı
military engineering vehicle Noun, Military
polis aracı
police vehicle Noun, Public Administration
propaganda aracı
propaganda tool Noun, Politics-Intl. Relations
servis aracı
shuttle Noun, Transport
suç aracı
instrument of crime Noun, Law
Tıbbi ve dişçiliğe ait araç ve gereçlerin imalatı (NACE kodu: 32.5)
Manufacture of medical and dental instruments and supplies (NACE code: C32.5) Noun, Trades-Professions
Tıbbi ve dişçilik ile ilgili araç ve gereçlerin imalatı (NACE kodu: 32.50)
Manufacture of medical and dental instruments and supplies (NACE code: C32.5.0) Noun, Trades-Professions
toplu taşıma aracı
public transport vehicle Noun, Public Administration
üretim araçları
means of production Noun, Economics
yaya girişi
pedestrian entrance, pedestrian entry Noun, Transport
yüzey aracı
surface vessel Noun, Transport
zabıta aracı
municipal police vehicle Noun, Public Administration
zırhlı muharebe aracı
armored combat vehicle Noun, Military
(bisiklet) bagaj taşınan araç
luggage carrier
arazi tipi araç
off-road vehicle Noun, Transport
askeri araç
transport
askeri araç
military vehicle Noun, Military
askeri zırhlı araç
armored military vehicle Noun, Military
bir araba kafilesinin en önündeki araç
front door
bomba yüklü araç
bomb-laden vehicle Noun
bombalı araç
vehicle bomb Noun, Politics-Intl. Relations
çekici araç
towing vehicle Noun, Transport
direkt (ekspres) araç
through car (carriage , coach ,)
elektrikle işleyen küçük araç
float
elektrikli araç
accumulator vehicle
elektrikli araç
electric vehicle Noun, Automotive
frigorifik araç
refrigerated vehicle Noun, Transport
geniş kasalı araç
wide vehicle Noun, Transport
hafif ticari araç
light commercial vehicle (LCV) Noun, Transport
hava amortisörlü araç
air cushion vehicle
ikinci el araç
used vehicle Noun, Transport
insansız robotik araç
unmanned robotic vehicle Noun, Military
karda gitme tertibatlı motorlu araç
auto sled
küçük motorlu araç
jet- ski
kullanılabilir durumda araç
runner
kurtarıcı araç
rescue vehicle Noun, Transport
mafsallı araç
articulated vehicle Noun, Transport
mal taşıyan üstü kapalı araç
boxcar
motorlu araç
motor vehicle Noun, Transport
motorlu araç
machine
ömrünü tamamlamış araç
end-of-life vehicle (ELV) Noun, Transport
önü tekerlekli arka tarafı paletli araç
half track
paletli araç
tracked vehicle
paletli zırhlı araç
tracked armored vehicle Noun, Military
para taşıyan araç
cash carrier
römork çekici araç
trailer towing vehicle Noun, Transport
sabit kasalı araç
rigid vehicle Transport
ses titreşimini veya elektronik sinyalleri azaltan araç
damper
silahlı araç
armed vehicle
sıvı püskürten kişi ya da araç
sprayer
sivil araç
civilian vehicle Noun
suda ilerleyen araç
water craft
suda ve karada gidebilen motorlu araç
amphibian
sürücüsüz araç
driverless vehicle, self-driving vehicle Noun, Automotive
tam araç
full vehicle Noun, Transport
tamamlanmamış araç
incomplete vehicle Noun, Transport
tamamlanmış araç
completed vehicle Noun, Transport
tanka benzer zırhlı araç
panzer
telefonun gizlice dinlenmesini önleyen araç
scrambler
ticari araç
commercial vehicle Noun, Automotive
tırtıllı araç
caterpillar
tırtıllı işletme düzenli araç
full- track vehicle
türlü amaçlı araç
all purpose vehicle
ucu keskin çelik araç
chisel
uzun araç
long vehicle
yararlı araç
workhorse
yatay yönde insan taşıyan her türlü araç
horizontal elevator
yük taşıyan herhangi bir araç
freight carrier
yürümeye yardımcı olan araç
walker
zırhlı araç
armoured vehicle
zırhlı araç
armored vehicle Noun, Military
zırhlı araç
pig
zırhlı araç
armored vehicle Noun, Military
zırhlı askeri araç
armored military vehicle Noun, Military
zırhlı olmayan araç
soft skinned vehicle
zırhsız araç
soft-skinned vehicle Noun, Military
zorlayıcı araç
coercive instrument Noun, Politics-Intl. Relations
araç arama ve muhafaza altına alma
vehicle search and seizure Noun, Law
araç boyuna orta düzlemi
median longitudinal plane of the vehicle Noun, Transport
Araç çubuğu
Toolbar Information Technology
araç girişi
vehicle entrance, vehicle entry Noun, Transport
araç kaçırma
highjacking
araç katarı
vehicle combination Noun, Transport
araç konvoyu
motorcade Noun, Transport
Araç Kutusu
Tool Box Information Technology
araç mezarlığı
salvage yard Transport
araç muayene istasyonu
vehicle inspection station Transport
Araç paleti
Tool palette Information Technology
araç sigortacıları arasında bir sözleşme olup
knock for knock agreement
araç sigortasında
knock-for-knock agreement
araç sınıfı
class of vehicle
araç takımı
toolkit Information Technology
araç tamircisi
panel beater Noun, Employment
araç tanıtım numarası
vehicle identification number Noun, Transport
Araç Tip Onayı Belgesi
Vehicle Type-Approval Certificate Noun, Transport
araç üstü
onboard
araç üstü
on-board Transport
araç üzeri teşhis sistemi
on-board diagnostic system Noun, Transport
araç ve gereçler
tools and equipment Noun
araç ya da uçak motor kapağı
cowling
araç zinciri oluşturmak
to tail back Verb
ağır araç trafiğine kapanmak
to be closed to heavy motor traffic Verb
alkollü araç kullanma
drunken-driving Noun, Transport
alkollü araç kullanma
drink-driving Noun, Transport
alkollü araç kullanma
drinking and driving
alkollü araç kullanma
drunk-driving Noun, Transport
alkollü araç kullanma
driving under the influence of alcohol Noun, Law
bombalı araç saldırısı
car bomb attack Noun
bombalı araç saldırısı
car-bombing attack Noun
dikkat ! araç çıkabilir
caution concealed drive
hızlı araç kullanan kişi
speed- merchant
kamyon vb araç sürücüsü
carman
motorlu araç çarpışması
traffic collision Noun, Transport
motorlu araç çarpışması
motor vehicle collision (MVC) Noun, Transport
motorlu araç kazası
traffic accident Noun, Transport
motorlu araç kazası
road accident Noun, Transport
motorlu araç kazası
road traffic accident Noun, Transport
motorlu araç kazası
motor vehicle accident (MVA) Noun, Transport
motorlu araç kullanmak
ac a motor vehicle Verb
motorlu araç kullanmayan kişi
non driver
motorlu araç ruhsatı
motor-vehicle licence license
motorlu araç ruhsatı
motor-vehicle licence
motorlu araç sahibi
owner of motor vehicle
motorlu araç sahibi
owner of a motor vehicle
ödeme için başka bir bankaya mali bir araç gönderen banka
presenting bank
öndeki araca çok yakın araç kullanmak
to tail- gate Verb
periyodik araç muayenesi
periodic vehicle inspection Noun, Transport
seyir yardımcı araç ve gereçleri
navigation aids Noun
seyre yardımcı olan araç ve gereçler
navigation aids Noun
taşıt araç hangarı
vehicle bay
taşıt araç hasarı
vehicle damage
taşıt araç kapasitesi
vehicle output
taşıt araç plaka vergisi
vehicle licence tax
taşıt araç ruhsatı
vehicle licence
taşıt araç sanayii
vehicle business
taşıt araç sigortası
vehicle insurance Noun
taşıt araç trafiğine kapalı olmak
to be close for vehicular traffic Verb
taşıt araç üretici
vehicle production
taşıt araç vergisi
vehicle tax
taşıt araç yenileme
vehicle replacement
taşıyan araç veya kimse
carrier
tehlikeli araç kullanma
reckless driving Noun
tekerlekli araç ile
by wag g on
Deniz Silah ve Araç Tedarik Şube Müdürlüğü
Section of Naval Weapons and Vessels Procurement Noun, Organizations
Hava Silah ve Araç Tedarik Şube Müdürlüğü
Section of Air Weapons and Aircraft Procurement Noun, Organizations
Kara Silah ve Araç Tedarik Şubesi
Section of Land Weapons and Vessels Procurement Noun, Organizations
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir işin yapılmasını veya bir sanatın ... sağlayan âlet veya madde
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.