attendance

  1. Noun, Education-Training devam durumu
  2. Noun devam, gitme, hazır bulunma, ziyaret.
    school attendance: okula devam.
  3. Noun mevcut, hazır bulunan(lar), (toplantıya vb.) gelen, kalabalık.
    There was a good attendance at the
    meeting: Toplantıda bir hayli kalabalık vardı.
    full attendance: çok kalabalık, dopdolu.
    poor attendance: çok az kalabalık.
    There was a small attendance: Pek az kimse geldi.
  4. Noun dikkatle meşgul olma, hizmet, tedavi.
    to be in attendance up(on) the king: kralın hizmetinde bulunmak.
  5. Noun refakat, maiyet.
    in attendance: yanında, refakatinde.
    There is a doctor in attendance:
    Refakatinde/yanında bir doktor var.
toplam seyirci sayısı
mevcut bulunmak Verb
katılım belgesi Noun, Education-Training
kiliseye gitme
sinemaya gitme
sınıf mevcudu Noun, Education-Training
devam zorunluğu
okula devam zorunluğu
okula zorunlu devam
günlük devam defteri
nöbetçi doktor
birini mevcut bulunamayacağı için mazur görmek Verb
mazeretli namevcut
fuara gidenler
büro çalışma saatleri Noun
(hekim) muayene saatleri Noun
servis saatleri Noun
hazır
(hekim) nöbetçi
iş devamlılığı
katılanların sayısının azlığı
hazır bulunan üyeler Noun
nöbetçi doktor
düşük devam
katılanların çok az olması
devam sayısının düşük olması
katılanların çok olması
devam listesi
okul devam kaydı
muntazam devamlılık
okula gitme
okula devam
az katılım
toplantıya katılma
derslerde bulunma
okula gitme
katılma primi
devamlılık ikramiyesi
devamlılık primi
bir işverenin belli bir devamlılık gösteren memurlarına vaat ettiği normal ücrete ek ödeme
devam listesi
devam karnesi
giriş ücreti
huzur hakkı Noun, Management
katılanlar sayısı
servis dahil
yoklama listesi
kendilerinden iş beklendiği zamanda doka gelmeleri üzerine aldıkları maaş
dok işçilerinin geçici olmayıp da süreli olarak çalıştırılması ilkesi benimsendikten sonra
yoklama memuru, okula mazeretsiz gelmeyenleri kovuşturan memur.
teselli ikramiyesi
devam karnesi
devam listesi
devam kâğıdı
devam listesi
devam süresi
(doktor) birini tedavi etmekte olmak Verb
bir tanığın bulunmasını zorunlu kılmak Verb
tanığın bulunmasını zorunlu kılmak Verb
üzerine titremek, her istediğini yapmak.
He was given a larger office and several assistants to dance
attendance on him: Ona daha büyük bir büro ve her istediğini yerine getirecek birçok yardımcılar verilmiştir.
birinin etrafında dört dönmek.
birinin etrafında dört dönmek Verb
günlük devam defteri
benim bulunmam şart mı?
kurul toplantısına katılanların az sayıda olması
devamsızlık
şahsen mevcut bulunmak şarttır
muntazam devam
toplantı da kaç kişi var ?