bası

Turkish-English Translation

  1. print
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(İskoçya) iktidar başı
chief magistrate
(kadınlarda) meme başı
pap Noun, Medicine
(otobüs) saat başı işlemek
to run every hour Verb
açı başı
angular point
aklı başı yerinde
in one's right senses
aklı başı yerinde olmak
to have one's head screwed on the right way Verb
aşçı başı
head cook
asgari parça başı ücreti
minimum piece rate
ay başı
on the first day of the month Noun
ay başı
at the beginning of the month Noun
ay başı
first day of the month Noun
ay başı
beginning of month Noun
ay başı …
beginning-of-month … Noun
ayın başı
entry of the month
başarı ile başı dönmüş
flushed with success
başı açık
uncovered head
başı açık
bareheaded
başı ağrımak
to have a headache Verb
başı bela da
in trouble
başı belada
in the shit
başı belada
in trouble
başı belada
between hell and high water
başı belada olmak
to in the soup Verb
başı belaya girmek
to be in a nice mess Verb
başı belaya girmek
to get into trouble Verb
başı belaya girmek
to get into hot water Verb
başı belaya girmek
to run into trouble Verb
başı belâya girmek
to get into trouble Verb
başı boş
devious Adjective
başı büyük belada olmak
to be in deep trouble
başı büyük dertte olmak
to be in grave trouble Verb
başı çeken fiyat
leading price
başı çekmek
to lead Verb
başı çekmek
to anticipate Verb
başı çekmek
to head Verb
başı çekmek
to carry a banner Verb
başı ciddi belada
one's number is up
başı ciddi belada olmak
to be short at dawn Verb
başı ciddi olarak belada
in (dead) lumber
başı darda olmak
to fall on hard times Verb
başı derde girmek
to become entangled Verb
başı derde girmek
to get into trouble Verb
başı dertte
to be in deep waters
başı dertte
in deep waters
başı dik
with head erect
başı dik dolaşmak
to walk tall Verb
başı dik yürümek
to walk with one's head in the air Verb
başı dik yürümek
to walk with one's head high Verb
başı dönen
woozy
başı dönme
reel
başı dönmek
to be dizzy Verb, Medicine
başı dönmüş
giddy
başı göğe erme
fly off the handle
başı göğe ermek
to be overjoyed Verb
başı göğe ermek
to blow one's tops Verb
başı kalkık yürümek
to walk with one's head in the air Verb
başı kanunla dertte olmak
to be in trouble with the law Verb
başı önünde
crestfallen
başı sıkışmak
to be in trouble Verb
başı suya çok batmış
(ship) down by the head
başı üstünde yeri olmak
to be venerated or loved by Verb
bin gösterim başı maliyet
cost per mille Noun, Advertising
bin gösterim başı maliyet
CPM Noun, Advertising
bir ayaklanmanın başı olmak
to head a rebellion Verb
bir çetenin başı
leader of a gang
bir delegasyonun başı
leader of a delegation
bir girişimin başı
soul of an enterprise
bir işin gerçek başı
real head of business
bir kartelin başı
leader of a cartel
bir keşif heyetinin başı
leader of an expedition
bir misyon heyetinin başı
head of a mission
birim başı
unit head
çıban başı
(fig) a delicate matter
cıvata başı
bolt head
cıvata başı
screw knob
cıvata başı
screw head
çivi başı
nail head
dalgakıran başı
head of a jetty
davar başı
head of cattle
demiryolu başı
terminus
devletin başı
executive head of the state
dönem başı …
begining … Adjective, Accounting
dönem başı stoku
opening stock
dört başı mamur eğitim
allround education
ekin başı
head
eylem başı maliyet
cost per sale (CPS) Noun, Advertising
Form başı
Top of Form ( TOF ) Information Technology
garantili saat başı ücret
clock-card rate
geminin başı
prow
görev başı eğitim süresi
training time on job
görev başı eğitimi
(on-the) job (job instruction) training
gösterim başı ödeme
PPI Noun, Advertising
gösterim başı ödeme
pay-per-impression Noun, Advertising
hafta başı
first day of the week Noun
hafta başı
beginning of the week Noun
hasta başı test
point-of-care test (POCT) Noun, Medicine
her saat başı işlemek
to run every hour Verb
hisse başı kazanç
earnings per share (EPS) Noun, Banking
hortum başı
nozzle
hükümetin başı
first magistrate
iş başı eğitimi
(on the) job training
istasyon başı
terminal (railroad) station
kişi başı
per person Noun
kişi başı
per capita Noun
kişi başı gelir
per capita income
kıyı köprü başı
beach head
kömür madeninde işçi başı
reeve
konsorsiyumun başı olmak
to lead a syndicate Verb
köprü başı
beachhead
köprü başı
head of a bridge
köprü başı mevkii
bridgehead
köprü başı mevzii
bridgehead
köşe başı dükkânı
(US) corner grocery
liste başı
head of a list
liste başı gelmek
to head the polls Verb
masa başı işi
deskwork
masa başı işi
desk job
masa başı mesleği
sedentary profession
meme başı
teat
meme başı
tit
meme başı
nipple
misyon heyeti başı
mission head
normal saat başı ücret
basic hourly rate
ocak başı
chimney corner
ocak başı sohbeti
fireside chat
ok başı şekilli
sagittate Adjective, Botany
paragraf başı
indent
paragraf başı yapmak
to indent Verb
paralı askerler ordusunun başı
condottiere
parça başı
per article Adverb
parça başı çalışmak
to work by the piece Verb
parça başı iş
job work
parça başı iş
piecework
parça başı iş sözleşmesi
piecework contract
parça başı iş yapmak
to work on a piece plan Verb
parça başı iş yapmak
to work on a piecemeal plan Verb
parça başı işi yapmak
to work by the job Verb
parça başı kazancı
piece rate earnings
parça başı ödeme sistemi
piece- rate plan system
parça başı ödenen prim
piece rate bonus
parça başı ödenen prim
piecework bonus
parça başı sevkıyatı
less-than-carload shipment
parça başı ücret
piece-rate wages
parça başı ücret
piece rate wages
parça başı ücret formülü
piece- rate formula
parça başı ücret sistemi
piece price system
parça başı ücreti
piece rate
parça başı ücreti
piece wage
pınar başı
head of water
pınar başı
head
polisin başı
chief of police
reform hareketinin başı
leading spirit of the reform movement
saat başı
on the hour
saat başı
hourly Adverb
saat başı işlemek
(bus) to run every hour Verb
saat başı otobüs servisi
hourly bus service
saat başı tren seferi
hourly service of trains
saat başı ücret
hourly wage
saat başı verim
output per hour
saat başı verim
hourly output
sandık başı anket
exit poll Noun, Politics-Intl. Relations
satır başı
new line
satır başı
head of a paragraph
satır başı boşluğu
indentation Noun
satır başı yapmak
to begin a new line Verb
satır başı yapmak
to begin a new paragraph Verb
satış başı maliyet
cost per sale (CPS) Noun, Advertising
satış başı maliyet
cost per sale Noun, Advertising
satış başı maliyet
CPS Noun, Advertising
satış başı ödeme
pay-per-sale Noun, Advertising
satış başı ödeme
PPS Noun, Advertising
sayfa başı
head of page
sayfa başı
head of a page
Sayfa başı
Top of page Information Technology
seri başı
(product) top-of-the-line
sevinçten başı göğe erme
in a great taking
solmuş çiçek başı
deadhead
su başı
head
sütun başı
capital
tarih başı
epoch
tehlikeli köşe başı
awkward street corner
tıklama başı gelir
EPC Noun, Advertising
tıklama başı gelir
earnings per click Noun, Advertising
tıklama başı maliyet
cost per click (CPC) Noun, Advertising
tıklama başı maliyet
cost per click Noun, Advertising
tıklama başı maliyet
CPC Noun, Advertising
tıklama başı ödeme
PPC Noun, Advertising
tıklama başı ödeme
pay-per-click Noun, Advertising
toplu iğne başı
pinhead
üstü başı aranmak
to undergo a personal search Verb
üstü başı dökülen
dowdy
üstü başı temiz
tidy
üstü başı temiz
dapper
vardiya başı standart verim
standard output per shift
yatağın başı
bedside
yüksek yerlerde başı dönmek
to not to have a head for heights Verb
ziyaretçi başı gelir
EPV Noun, Advertising
ziyaretçi başı gelir
earnings per visitor Noun, Advertising
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Baskı, basım, tabı
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.