be done

  1. (a) yapılmak, tamamlanmak, (b) (et) kâfi pişirilmek.
    This meat is not done: Bu et (iyi) pişmemiş.
    (c)
    argo aldanmak, faka basmak.
    I've been done: Aldatıldım.
    I'm done: Bittim/mahvoldum!
bir şey yapılsın diye ısrar etmek Verb
yapılacak iş için keşfini yapmak Verb
bir şeyin yapılmasını istemek Verb
yapılacak işlerin tanımı
lağv olmak Verb
bertaraf edilmek Verb
hali harap olmak Verb
iflahı kesilmek Verb
yanmak Verb
telaşa gelmek Verb
yarılanmak Verb
işleri metodik bir şekilde yaptırmada titizlik göstermek Verb
ilişiği/alâkayı kesmek, son vermek, bitirmek.
Have done (with it): Bitir (onu)!
Over and done
with: Kesinlikle bitti/sona erdi.
That affair's over and done with: Bu bahis kapandı!
I'd like to get done with it: Bunu bitirmek istiyorum.
Ok yaydan çıktı/Olan oldu bir kere/artık durum değiştirilemez.