kendini formunda hissetmemek
Verb
iştahını yitirmek, iştahı kaçmak, canı yemek istememek.
kendini miskin durumda hissetmek
Verb
geçen yıldan kalan olmak
Verb
rotasından çıkmış olmak
Verb
kirası işlemez durumda olmak
Verb
bir şeyi aramaya koyulmak
Verb
sigarayı bırakmış olmak
Verb
alışılmamış yoldan gitmek
Verb
ayakı yerden kesilmek
Verb
tartışılması bitmiş konu durumunda olmak
Verb
resmen verilmiş olmamak
Verb
(araba) trafikten kenara çekilmiş olmak
Verb
üç puan düşmüş olmak
Verb
(borsa) üç puan düşmüş olmak
Verb
(borsa) üç puan inmiş olmak
Verb
ağır harekete geçmek
Verb
New York'a gitmekte olmak
Verb
biriyle ilşkisini kesmek
Verb
işyerinde bulunmamak
Verb
elden çıkarılacak kıymetler
Noun
mükemmellikten çok uzak olmak
Verb
zihinden atılan bir yük olmak
Verb
birden ilgisini yitirmek
Verb
acele yeni aletler gerekmek
Verb
doğru yoldan ayrılmak
Verb
heyecana kapılmak, dalga vb. ile sürüklenmek.
dalga ile vb sürüklenmek
Verb
hali vakti yerinde olmak
Verb
toplumdan ayrı düşmek
Verb
telefonla konuşurken bağlantı kesilmek
Verb
telefonla görüşürken bağlantı kesilmek
Verb
telefonla konuşurken hat kesilmek
Verb
para ceza sıyla kurtulmak
Verb
para cezasıyla kurtulmak
Verb
bir şeyle sırf zevk için uğraşmak
Verb
(US) yanlış yolda olmak
Verb
toplu geziye katılmak
Verb
büyük yanılgıya düşmek
Verb
yol haricine (garaja) park etmek
Verb
meslekten ihraç edilmek
Verb
(Br) avukatlık listesinden silinmek
Verb
konunun tamamen dışına çıkmak
Verb
hali vakti yerinde olmak
Verb
hali vakti yerinde olmak
Verb
vergilere mahsup etmek
Verb
mahsup edilebilecek alacak
fakir düşmek.
be badly off for (sugar etc.): (şeker vb.) az kalmak.
How are we off for coal:
Kömürümüz ne kadar kaldı?
(a) hali vakti yerinde olmak, zengin olmak, (b) üstün/avantajlı durumda olmak.
You are better off where you are: Şimdiki durumunuz daha iyi.