beach

  1. Noun, Geography kumsal
  2. Noun, Geography plaj
  3. kumsal.
  4. plaj.
  5. kıyı, sahil.
  6. Maritime Traffic karaya/sahile çekmek/çık(ar)mak.
    We beached the ship to save her.
kum tümseği: denizin bir kısmını göl gibi ayıran, kıyıya paralel kum tümseği.
bulunmaz Hint kumaşı olmamak Verb
berbat hale düşmek Verb
gürgen
(dalgalar) kıyıyı yalamak Verb
!: bulunmaz Bursa kumaşı değil ya! gökten zembille inmedi ya! Amasyanın bardağı, biri olmazsa bir daha!
(a) işsiz, açıkta (denizci), (b) kızağa çekilmiş.
mevcut başka seçenekler Noun
karaya oturmak Verb
kumsal
gemiyi karaya oturtmak Verb
bir gemiyi karaya oturtmak Verb
kıyı bölgesi
kıyı papatyası
(Erigeron glaucus): ABD batı kıyılarında yetişir, mor-leylâk rengi çiçek açar.
plaj topu.
plaj kayığı: kolayca kumsala çekilebilen altı düz kayık.
kum otomobili: kumda yürüyebilen çok geniş tekerlekli otomobil.
plaj locası Noun, Tourism
plajda loca Noun, Tourism
kum piresi: kumsallarda raslanan ve pire gibi zıplayan karidese benzer kabuklu bir hayvan.
kum nergisi
(Solidago sempervirens): Amerikanın KD kıyılarında veya tuzlu bataklıklarda yetişen
kalın saplı, büyük sarı çiçekli bir ot.
kum çayırı
(Ammophila) : açık kumsallarda yetişen, kökü sağlam, düz saplı bir çayır.
kıyı köprü başı
askeri çıkarma yapılan kıyı
ya da göl kenarında şemsiye
çadır
motor kiralayan ya da çeşitli plaj hizmetleri sağlayan işletmeci
sörf tahtası Noun
kıyı bezelyesi
(Lathyrus maritimus, L. littoralis): baklagillerden ılıman kıyılarda yetişen bir bitki.
kum eriği
(Prunus maritima): Amerikanın KD kıyılarında yetişen bodur ağaç ve bunun koyu mor meyvesi.
plaj şemsiyesi.
plaj voleybolu Noun, Sports
station wagon.