(a) kemerleri sıkmak: müşkülât/sıkıntı/zaruret ve sefalete sabırla katlanmak, (b) masrafları kısmak, 
 tutumlu davranmak. 
 They were urged to tighten their belts for the war effort. In a period of unemployment a lot of people must learn to tighten their belts.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) kemerleri sıkmak: müşkülât/sıkıntı/zaruret ve sefalete sabırla katlanmak, (b) masrafları kısmak, 
 tutumlu davranmak. 
 They were urged to tighten their belts for the war effort. In a period of unemployment a lot of people must learn to tighten their belts.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) karnın(d)a, midesin(d)e. 
 With a few scotches under his belt, he's everyone's friend: Birkaç 
 kadeh viskiyi midesine indirince herkesle ahbap kesilir. (b) görmüş geçirmiş. 
 He already had a few hand-to-hand fights under his belt when he was sent to front: Cepheye gönderilmeden önce birkaç süngü harbi görmüş geçirmişti.
                        
                        
                     
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kurallara aykırı. 
 hit below the belt: (a) (boks) belden aşağı vurmak, (b) 
 mec. alçakça/kahpece hareket etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (ABD'nin güneyindeki) koyu dindar bölge.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Alabama ve Misisipide pamuk ekimine elverişli kara toprak.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        siyah kuşak: judo oyununda usta olanlara özgü alâmet. brown belt, green belt, white belt
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Catskill Dağları Yahudi sayfiye bölgesindeki otel/gece kulübü.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kahverengi kemer: Judo oyuncularına 4'üncü yılda verilen kemer. 
black belt, blue belt, green belt, 
 white belt
                        
Noun                        
                     
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (ABD'de) mısır ekim bölgesi: Iowa, Illinois ve Indiana.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        pamuk yetiştirilen bölge (Güney ABD).
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (kadınların elbise altına giydikleri) çorap bağlı/jartiyerli kemer/korse.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (Br) yeşillik kuşağı (bir kent çevresinde yeni inşaatların kısıtlandığı açık arazi
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) haksızlık/kalleşlik etmek, (b) (boksta) kurallara aykırı davranmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        atalet makaralı kemer
                        
Noun, Transport                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        güvenlik/emniyet kemeri.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin maaşını azaltmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        para kemeri, içinde para taşınan kuşak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ışınım kuşağı: 400-64370 km yükseklikte arzı kuşatan yüksek erkeli proton ve elektronlardan oluşan simit şeklindeki kuşak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        emniyet kemeri
                        
Noun, Transport                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        İngiliz subaylarının kılıç kemeri.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kum bandı
                        
Noun, Maritime Traffic                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (kadınların) sağlık kemeri, âdet bezi kemeri.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        emniyet kemeri. 
 safety belt ile ayni anlama gelir.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        güvenlik kuşağı
                        
Noun, Politics-Intl. Relations                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kentin sayfiye yerinde zenginlerin oturduğu mahalle
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zaman dilimi, aynı resmî saati kullanan bölge.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ışınım kuşağı: 400-64370 km yükseklikte arzı kuşatan yüksek erkeli proton ve elektronlardan oluşan simit şeklindeki kuşak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buğday yetiştirilen mıntıka
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        buğday yetiştiren mıntıka
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (judoda) beyaz kemer, acemi judo oyuncusu.  black belt (2), 
 brown belt.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        biri işe yaramazsa ötekinin işe yarayacağı birbirinden ayrı iki tutumu öngören politika (yani kemer tutmazsa 
 , pantolon askısı tutar anlamında
                        
                        
                     
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çevre yolu: şehrin çevresini dolaşan anayol.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        arşınlamak, (geniş adımlarla) yürümek. 
 He belted down the street.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şehri çevreleyen ulaştırma/taşıma sistemi. 
 beltline = waistline: bel, kuşak/kemer yeri.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yüksek/gür sesle (yırtınırcasına) şarkı söylemek. 
 belt out a song.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        taşıma bantlı üretim sistemi
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kemerleri sıkma önlemleri
                        
Noun