kendine/hissesine düşeni yapmak, nöbetini/sırasını savmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendisini her şeyden mahrum etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gemi azıya almak, isyan etmek, başkaldırmak, kafa tutmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gemini ısırmak; sabırsızlanmak, öfke ve sabırsızlıktan yerinde duramamak/kudurmak/patlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) sabırsızlanmak, içi içine sığmamak, sabırsızlıktan yerinde duramamak, sinirlenmek. 
 He was champing  at the bit. (b) (at) biteviye gemini çiğnemek.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sağlama biti
                        
Information Technology                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        curb ile ayni anlama gelir. suluk zinciri. curb rein: kantarma.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bilgisayarda) bağlaç biti
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hiçbir şekilde, asla, hiç de … değil.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        eşlik biti
                        
Information Technology                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iştahsız bir lokma bir şey yemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        snaffle ile ayni anlama gelir. hafif gem.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        azar azar, parça parça, yavaş yavaş, tedricen. 
 Having saved money bit by bit, he now has enough money to buy a car.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bit derinliği
                        
Noun, Photography                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        delgi ölçeği: matkap belirli bir derinliğe varınca durduran düzen.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ikil eşlemi
                        
Information Technology                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tatminkâr, memnun edici. 
 The way he saved that girl's life was a bit of all right: O kızın hayatını 
 kurtarması, memnun edici bir şeydi.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cinsel çekiciliği olan kadın
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bit düzeyinde koşut (paralel
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bit ile ayni anlama gelir. ufak/kısa rol.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bit (ikili sayı) düzeyinde seri
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        delgi ölçeği: matkap belirli bir derinliğe varınca durduran düzen.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ve yukarı(sı)/daha fazlası. 
 Children of 12 and over: 12 yaşındaki ve daha büyük çocuklar.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        biraz paslanmış olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        her bakımdan, tamamıyla. 
 every bit as good as: tıpkı … kadar iyi.  
This is every bit as good  as she says it is. 
 He is every bit as clever as his brother: Tıpkı kardeşi gibi zekidir. 
 He is every bit as much of a liar as his brother: Yalancılıkta kardeşinden geri kalmaz.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (akşamdan kalma içki mahmurluğunu gideren) içki.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        berbat/feci bir durumda, bayağı kötü durumda
                        
Adjective, Idioms                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir içki âleminin ertesi günü mahmurluğunu gidermek için bir bardak daha içmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Ava giden avlanır/Eden bulur/Çalma kapıyı çalarlar kapını/Men dakka dukka.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (US) rüşvet yiyebilen politikacı