çabuk ya da kolay kazanılmış para
kara antilop
(Antilope cervicapra): Hindistanda yaşayan kahverengi-siyah renkli bir tür antilop.
Noun
(US) kolay kazanılan para
sorumluluktan/mes'uliyetten kaçınmak, sorumluluğu başkasının üzerine atmak/yıkmak/yüklemek.
He broke the window and he passed the buck on his friend.
sorumluluğu başkasının üzerine atmak.
hopla-zıpla : zenci ve İrlanda oyunlarından alınmış bir dans.
Noun
su yoncası
(Menyanthes trifoliata): bataklıklarda yetişir, beyaz veya pembe çiçek açar.
bogbean, marsh trefoil ile ayni anlama gelir.
Noun
acemi avcının (ilk av yaklaşırken) heyecanı.
Noun
yeni bir işe başlarken duyulan heyecan.
Noun
(terfi vb. çıkar sağlamak için) uğraşmak, çabalamak, didinmek, gayret sarfetmek.
to buck for a raise.
(US) neye mal olursa olsun istemek
Verb
(topoğrafya, optik aletler vb.) bir aleti iki işarete göre düzenlemek.
kıllı güve
(Hemileuca maia): beyaz çizgili ince gri kanatları vardır.
Noun
kabahati/sorumluluğu başkalarına atan/yükleyen.
Noun
birinin yetkisine karşı gelmek
Verb
adres fişi: dairelerin iç haberleşme evrakına eklenen ve gideceği makam ve kimseleri gösteren fiş.
Noun
canlan(dır)mak, sevin(dir)mek, neşelen(dir)mek, harekete geç(ir)mek, kuvvet/cesaret vermek/bulmak.
buck up! Cesur ol!
En son sorumluluk benimdir/Son merci benim/burasıdır. (Başkan Truman'ın masasındaki levha).