Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
buster
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Noun
önleyen, yokeden, … ile savaşan/mücadele eden.
crime busters
: cinayetleri önleyenler, katillerle
mücadele edenler.
Our crime busters will catch those criminals.
Noun
(a) azman, heybetli, çok iri/büyük şey, (b) tahripkâr, (son derece) yıkıcı/kırıcı.
Noun
gürültülü cümbüş/içki âlemi yapan.
Noun
eğlence, cümbüş, içki âlemi.
Noun
(a)
b.h.
arkadaş, hemşeri(m). (Cansıkıcı, öfkelendirici bir şey yapan kimseye hitapta kullanılır).
Look, Buster, you're standing on my hat
: Bana bak, hemşerim, şapkama basıyorsun. (b) gürbüz/iri çocuk.
Noun
burster, southerly buster, southerly burster
ile ayni anlama gelir. Avustralyada şiddetli ve soğuk güney rüzgârı.
Noun
yabanî atları terbiye eden kimse.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
safe buster
kasa açıcısı
safe buster
kasa açan hırsız
southerly buster
buster
(6).
tank buster
anti tank silahı
trust buster
(US) kartel bürosu memuru
Buster Brown collar
beyaz yakalık, genç kızların okul yakalığı.
Noun
burster, southerly buster, southerly burster
buster
ile ayni anlama gelir. Avustralyada şiddetli ve soğuk güney rüzgârı.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.