camp

  1. ordugâh.
  2. ordugâhta bulunan kimseler.
  3. kamp, kamp sahası.
    fishing camp: balıkçılık kampı.
    holiday camp: çadırlı kamp.
    summer
    camp: yaz kampı.
    to be in camp = to pitch a camp: kamp kurmak.
    to go to camp: kampa gitmek.
    to strike/break (up) camp: kampı dağıtmak/kaldırmak, çadırları vb. söküp toparlamak.
  4. bir maden ocağı civarında acele kurulan kasaba (önceleri çadırlardan oluştuğu için bu ad verilmiştir).
  5. askerlik hayatı.
  6. aynı politikayı, kuramı, fikri, inanışı vb. destekleyenlerden oluşan topluluk/grup; desteklenen fikir/politika vb..
  7. kamp/ordugâh kur(dur)mak, konakla(t)mak. The hunters camped near the top of the mountain.
  8. (geçici olarak/arasıra) bir yerde kalmak, misafir olmak.
    They camped in our house whenever they came to town.
  9. postu sermek, yerleşmek, bir yere yerleşip bir daha ayrılmamak.
    Strikers camped in front of the factory.
  10. (askerleri) ordugâha yerleştirmek.
  11. eşcinsel erkek, homoseksüel erkek, ibne.
  12. (eşcinsel erkeklerde görülebilen) kadın tavırları, kırıtma vb..
  13. kadına benzeyen/kadın tavırlı/yaratılışlı (erkek).
  14. son derece sun'î/yapma/yakışıksız/çirkin hareket ve tavır vb..
  15. bir zamanlar güzel sanılan fakat şimdi basit/çocukça görülen.
    He still likes the cinema films he liked
    as a child: Then he thought they were good; now he thinks they are camp.
  16. kırıtmak, gülünç derecede sun'î/yapmacık tavırlar takınmak, rol yapar gibi hareket etmek.
  17. cakalı/çalımlı/gösterişli/göze batacak şekilde süslenmek, süslenip püslenmek.
  18. (hafifmeşrep/havaî/uçarı/şakacı) davranmak/konuşmak.
    Stop camping and be serious.
kamp kurmak Verb
yığınak kampı
üslenme alanı Noun, Military
fikir birliğinde olmak Verb
acemi er talim kampı. Noun
(pılıyı pırtıyı/çadırları vb. toplayıp) tekrar yola koyulmak, kamp yerini terk etmek.
They broke the
camp at dawn and proceeded toward the mountains.
kampı kaldırmak Verb
düşmandan erken davranmak, atik davranıp önceden hücum etmek.
mültecileri kampa sevk etmek Verb
kampı bozup kaldırmak Verb
toplama/temerküz kampı.
şantiye (inşaat işçilerinin kaldığı yer
gündüz kampı. Noun
konsantrasyon kampı
düşman ordugâhı
imha kampı
bir kampta nöbet tutmak Verb
sanat bakımından çok fena fakat ilginç ve şık/zarif/gösterişli.
dinlenmek kampı
tatil kampı
tutsak/esir kampı, temerküz kampı.
mecburî iş kampı, tutukluların zorla çalıştırıldıkları cezaevi. Noun
seyyar tarım işçileri kampı. Noun
bayağı
ordugâh
muasker Noun, Military
(US) otomobil kamp yeri
otomobil kamp yeri
çıplaklar kampı Noun
çıplaklar kampı Noun
karşı taraf
muhalif taraf
(askerlik) devamlı karargâh
karargâh kurmak Verb
kamp kurmak Verb
(US) bir yeri arayıp taramak Verb
esir kampı
esir kampı
savaş esiri kampı
savaş esiri kampı
kabul kampı
sığınmacı kampı
mülteci kampı
okul kampı
karargâh kurmak Verb
kampı kaldırmak Verb
çadırı bozmak Verb
yaz kampı.
turist kampı
seyyar evler kampı. Noun
(askerî/spor) talim/eğitim kampı.
transit kampı
genel zorunlu askerlik
çalışma kampı. Noun
hayır işleri için çalışan gönüllüler. Noun
portatif karyola
sahra yatağı Noun, Medicine
açılır kapanır iskemle
ordugâh komutanı
kamp komutanı
kamp yöneticisi
kamp ateşi
kamp izleyici: askerî ordugâh yöresinden ayrılmayan fahişe veya seyyar satıcı. Noun
bir partiye çıkar sağlamak için katılan politikacı. Noun
konmak Verb
kamp arkadaşı
(a) gösteriş yapmak, çalım satmak, (b) eşcinsel olduğunu açıkça belli etmek.
açık hava dinî toplantısı: genellikle birkaç gün sürer, katılanlar çadır vb.'de kamp kurarlar.
kamp ofisi
çadırda/açık havada yatıp kalkmak.
We camped out last night.
Canada jay Noun
kamineto
(yapmacıklı/aşırı süslü veya gösterişli şekilde) yapmak/icra etmek.
Jane really camped up the third act.
tatil köyü tatil
sabotajcılar eğitim kampı