ciddi

Turkish-English Translation

  1. Adjective serious-minded
  2. Adverb seriously
  3. crucial
  4. Adverb severely
  5. sober
  6. Adverb profoundly
  7. solemn
  8. earnest
  9. stately
  10. austere
  11. devout
  12. ad hocracy
  13. heavy
  14. steady
  15. Adjective serious
  16. acute
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

gayrı ciddi
unserious Adjective
çok ciddi
momentous Adjective
çok ciddi
prim
çok ciddi
deadly serious
fazlasıyla ciddi
ponderous Adjective
ciddi advers olay (CAO)
serious adverse event (SAE) Noun, Medicine
ciddi alıcı
serious purchaser
ciddi anlaşmazlık
imbroglios
ciddi araz
serious manifestation
ciddi bedensel hasar
serious bodily harm
ciddi biçimde
sharply Adverb
ciddi biçimde
drastically Adverb
ciddi bir eda takınmak
to straighten one's face Verb
ciddi bir ekonomik krize girmek
to topple into a severe recession Verb
ciddi bir hastalığı atlatmak
to come through a serious illness Verb
ciddi bir hastalığı atlatmak
to get over a serious illness Verb
ciddi bir hedefi olmak
to have a strong purpose Verb
ciddi bir şekilde
profoundly Adverb
ciddi bir şekilde
sharply Adverb
ciddi bir şekilde
drastically Adverb
ciddi bir şekilde
severely Adverb
ciddi bir şekilde
critically Adverb
ciddi bir şekilde
gravely Adverb
ciddi bir şekilde ilgilenmek
to mean business Verb
ciddi bir suç işlemek
to commit a serious crime Verb
ciddi boyutlu
material Adjective
ciddi çalışmak
to knuckle down Verb
ciddi çalışmaya başlamak
to set to work in earnest Verb
ciddi çalışmayıp dalga geçmek
to play around Verb
ciddi ciddi
in all seriousnes
ciddi ciddi
seriously Adverb
ciddi davranmak
to prim Verb
ciddi değişme
serious alteration
ciddi derecede
acutely Adverb
ciddi derecede
sharply Adverb
ciddi derecede
vastly Adverb
ciddi derecede
gravely Adverb
ciddi derecede
desperately Adverb
ciddi derecede bedeni hasar
grievous bodily harm Noun
ciddi durum
grave situation
ciddi düşünen
thinking cap
ciddi düşünmek
to put one's thinking on Verb
ciddi evlenmeyi düşünmek
to intend marriage Verb
ciddi gerileme
body blow
ciddi hâkim
sober judge
ciddi hasara uğramak
to inflict a serious loss Verb
ciddi iş
no lauching matter
ciddi iş
no laughing matter
ciddi işadamı
serious businessman
ciddi işçi
serious worker
ciddi işe koyulmak
to go roundly to work Verb
ciddi kayba uğramak
to suffer a severe loss Verb
ciddi miktarda
significantly Adverb
ciddi miktarda
drastically Adverb
ciddi miktarda azaltmak
to greatly reduce Verb
Ciddi misin?
Seriously?
ciddi niyetler
serious intentions Noun
ciddi niyetleri olmak
to be serious Verb
Ciddi olamazsın!
You're kidding!
ciddi olarak
heavily Adverb
ciddi olarak
seriously Adverb
ciddi olarak
for real
ciddi olarak
in good earnest
ciddi olarak düşünmek
to mean business Verb
ciddi olarak işe başlamak
to get down to work Verb
ciddi olarak söz vermek veya verdirmek
to pledge Verb
ciddi olarak ya da aptalca yapılan bir hata
blunder
ciddi ölçüde
heavily Adverb
ciddi ölçüde
intensely Adverb
ciddi ölçüde
seriously Adverb
ciddi olmak
to mean Verb
ciddi olmak
to prim Verb
ciddi olmayan satış mümessili
carpet-bagging salesman
ciddi oranda
materially Adverb
ciddi politikacı
serious politician
ciddi rica
earnest request
ciddi satın alıcı
earnest buyer
ciddi sebepler
serious reasons Noun
ciddi sonuçlar
serious consequences Noun
ciddi sonuçlar doğurmak
to have serious repercussions Verb
ciddi sonuçları olan
of heavy consequences
ciddi sonuçları olmak
to have serious repercussions Verb
ciddi sorun
packet
ciddi sorun içinde
in dead trouble
ciddi suç
serious offense Noun, Criminal Law
ciddi suç işlemek
to commit a serious crime Verb
ciddi talep
intent application
ciddi talip
genuine purchaser
ciddi tehlike
grave danger
ciddi tehlike oluşturmak
to pose a serious threat Verb
ciddi teklif
bona fide offer
ciddi teklif
serious offer
ciddi teşebbüs
serious attempt
ciddi ve kasti görevi kötüye kullanma
serious and wilful misconduct
ciddi ve sürekli rahat
solid comfort
ciddi yaralanma
serious personal injury
ciddi yemin
corporal oath
ciddi yenilgiye uğramak
to nowhere be Verb
ciddi zarar
serious injury Noun
(bir kadına kur yaparken) ciddi niyetler
honourable intentions Noun
(politik durum) ciddi görünmek
to look serious Verb
başı ciddi belada
one's number is up
başı ciddi belada olmak
to be short at dawn Verb
başı ciddi olarak belada
in (dead) lumber
bir işe ciddi olarak el atmak
to get to grips with Verb
bir işi ciddi olarak ele almak
to get the grips with Verb
birinin menfaatine ciddi bir şekilde zarar vermek
to prejudice seriously sb's interests Verb
çok ciddi olmak
to be in sober earnest Verb
çok ciddi sonuçları olan
fateful Adjective
hükmi tam ziyan (gemi ve taşıdığı yükün ciddi hasar görmesi
constructive loss
iddiasını ciddi olmayan hususlarla desteklemek
to maverick a claim Verb
işe ciddi bir şekilde sarılmak
to bucket down to work Verb
işe ciddi sarılmak
to go roundly to work Verb
müzakerelerdeki ciddi engeller
serious hitch in the negotiations Noun
oldukça ciddi hasar
substantial harm
onaylı ve ciddi taahhütler içeren sözleşme
contract of speciality
rakibe ciddi zarar vermek amacıyla saldırıya geçme
frog
sağlam ciddi müessese
substantial house
sağlığın ciddi derecede bozuk olması
seriously impaired health
sıkı ve ciddi bir biçimde
religiously
sorumluluk duygusu olmayan kişilere ciddi iş tevdi etmek
to entrust serious business to irresponsibles Verb
ticareti zorlaştıran ya da olanaksız yapan ciddi tedirginlik
disturbance
yarı ciddi yarı komik olan
serio comic
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Ağır başlı, temkinli, vakur
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.