clutch

  1. kavrama(k), sımsıkı yakalama(k)/tutma(k).
    The mother clutched her baby in her arms. His clutch was
    not tight enough and he fell from the branch.
    make a clutch at something: bir şeyi tutmak/yakalamak için ânî hareket yapmak.
  2. kavramayı çalıştırmak, debreyaj yapmak.
  3. kenet.
  4. Machines (a) kavrama, (b) kavrama düzeni/mekanizması, (c) debreyaj, ambreyaj.
    clutch pedal: kavrama ayaklığı.

    let in the clutch: ambreyaj yapmak.
    throw/let out of the clutch: debreyaj yapmak.
  5. Adjective kulpsuz, sapsız, tutamaksız (çanta, cüzdan vb.).
    clutch bag/purse: kulpsuz çanta.
  6. bir defada kuluçkaya konulan yumurtalar.
  7. bir kuluçkada çıkan civcivler.
  8. benzer bireyler toplumu, sürü, grup, topluluk.
    a clutch of chorus girls.
  9. kuluçkaya yatmak, civciv çıkarmak.
otomatik kavrama
otomatik debriyaj
kavrama diski
levhalı kavrama
kavrama diski
diskli kavrama
düz aynalı kavrama
debriye etmek Verb
debraye etmek Verb
kavramayı kesmek Verb
kavramak Verb
debriyaj yapmak Verb
hidrolik kavrama
tek yönlü kavrama.
sürtünmeli kavrama.
hidrolik kavrama
hidrostatik fan bağlantısı Noun, Transport
diskli kavrama
debriyaja basmak Verb
ayağını debriyajdan kaldırmak Verb
manyetik kavrama
diskli kavrama
diskli kavrama
makaralı kavrama
debriyaj baskı yatağı
sarılmak, yakalamak, sımsıkı tutmak.
She clutched at the fleeing child.
umutsuzluk içinde her çareye başvurmak Verb
sapsız el çantası Noun
debriyaj freni
debriyaj(kavrama) balatası Noun
debriyaj balatası Noun, Transport
kavrama diski
debriyaj yayı
balatalı levha
debriyaj diski
kavrama astarı
debriyaj astarı
hidrolik kavrama
debriyaj dişlisi
debriyaj kolu
kavrama astarı
debriyaj astarı
debriyaj baskı kolu
debriyaj kolu
debriyaj pedalı Transport
kavrama
selektör
debriyaj
kavrama aynası Noun
balatalı levha
debriyaj balatası Noun, Transport
kavrama diski
balatalı kavrama diski
debriyaj baskısı
debriyaj balatası Noun, Transport
debriyaj mili
debriyaj baskı yatağı
debriyaj kolu
debriyaj mili
debriyaj yayı
debriyaj yayı
debriyaj baskı yatağı
(or
straws): ümitsizlik içinde her çareye başvurmak.
A drowning man will clutch at a straw:
Denize düşen yılana sarılır.