come into

English-Turkish Translation

  1. (a) (mirasa) konmak, varis olmak.
    He came into a large fortune when his father died. (b) başlamak,
    (durumunda) olmak, alınmak, katılmak, girmek.
    come into fashion: moda olmak.
    come into existence: vücut bulmak, var olmak.
    come into flower: çiçeklenmek, çiçek açmak.
    come into someone's mind: aklına gelmek.
    come into consideration: nazarı itibara alınmak.
    come into sight: görünmeye başlamak. (c)
    come into one's own: gerçek benliğini bulmak, şöhret/itibar/kudret vb. kazanmak, kendini/yeteneğini göstermek.
    He didn't really come into his own until he'd won the election for party leader.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

come into one's head
aklına esmek Verb
come into one's head to happen to think (of)
aklına esmek aklından geçirmek Verb
come into one's own
(a) kendi malına sahip olmak, asıl sahibini bulmak, (b) lâyık olduğu mevkie erişmek, (c) kendi alanına/ihtisasına girmek.
come into one's own right
hakkını almak Verb
(power) to come into
geçmek Verb
come into a fortune
servete konmak Verb
come into a legacy
mirasa konmak Verb
come into a port
limana girmek Verb
come into action
harekete geçmek Verb
come into an heirdom
miras tevarüs etmek Verb
come into an inheritance
mirasa konmak Verb
come into antagonism with sb
biriyle fikren çatışmak Verb
come into being
vücut bulmak, doğmak, yaratılmak, meydana çıkmak.
come into blossom
çiçek açmak Verb
come into business
bir işe başlamak Verb
come into collision
çarpmak Verb
come into collision with
çarpışmak Verb
come into conflict with sb
biriyle çatışmak Verb
come into consideration
nazar-ı itibara alınmak Verb
come into contact with
temas etmek Verb
come into contact with sb
biriyle temasa geçmek Verb
come into demand
talep edilmek Verb
come into demand
talep almak Verb
come into demand
aranır olmak Verb
come into effect
yürürlüğe girmek Verb
come into existence
oluşmak Verb
come into existence
ortaya çıkmak Verb
come into existence
vücut bulmak Verb
come into existence
meydana gelmek Verb
come into existence
hâsıl olmak Verb
come into fashion
moda olmak.
Long hair is very much in fashion now.
come into fashion again
yeniden moda olmak Verb
come into favour
gözde olmak Verb
come into flower
çiçeklenmek Verb
come into flower
çiçek açmak Verb
come into focus
iyice belirtmek Verb
come into focus
aydınlanmak Verb
come into force
yürürlüğe girmek Verb
come into force
meriyete girmek Verb
come into force on the date of publication
yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmek Verb
come into leaf
yapraklanmak Verb
come into leaf
yaprak çıkarmak Verb
come into leaf
yaprak vermek Verb
come into line
iki ucunu bir araya getirmek Verb
come into line
koordine etmek Verb
come into line with
uymak Verb
come into line with
hizaya girmek Verb
come into money
paraya konmak Verb
come into money
(miras yoluyla) paraya konmak Verb
come into office
(Br) iktidara geçmek Verb
come into operation
yürürlüğe girmek Verb
come into operation
işletmeye başlamak Verb
come into play
rolü olmak Verb
come into play
işin içine katılmak Verb
come into port
limana girmek Verb
come into possession
sahibi olmak Verb
come into possession of a fortune
bir servete konmak Verb
come into possession of an estate inheritance
bir mirasa konmak Verb
come into prominence
ün/şöhret kazanmak, sivrilmek, önemli olmak.
come into property
mirasa konmak Verb
come into property
mülk miras kalmak Verb
come into question
tekrar müzakere konusu olmak Verb
come into sb's domain
birinin alanına girmek Verb
come into season
(sebze , meyve) çıkmak Verb
come into service
hizmete girmek Verb
come into service
servise girmek Verb
come into sight
görünmek Verb
come into sight
görüş alanına girmek Verb
come into something
mirasa konmak Verb
come into something
birşeye dâhil olmak Verb
come into something
birşeye karışmak Verb
come into something
kendisine kalmak Verb
come into something
birşey miras kalmak Verb
come into something
birşeyin parçası olmak Verb
come into something
kendisine birşey miras kalmak Verb
come into something
birşeyde devreye girmek Verb
come into the big money
birden büyük para kazanmak Verb
come into the market
piyasaya gelmek Verb
come into the market
(borsa) teklif edilmek Verb
come into the open
açık konuşmak Verb
come into the picture
konu edilmek Verb
come into the picture
ortaya çıkmak Verb
come into the possession of ...
...'in eline geçmek Verb
come into the station
gara girmek Verb
come into the world
doğmak Verb
come into use
kullanılmaya başlamak Verb
come into value
değer kazanmak Verb
come into view
görüş alanına girmek Verb
come into view
görünmek Verb
come into vogue
=
become the vogue : moda olmak, rağbet görmek.
come into your own
çok faydalı olmak Verb
come into your own
çok iyi olmak Verb
come into your own
çok yararlı olmak Verb
(heritage) to come into money
paraya konmak Verb
have good opportunity to come into contact with all sorts of people
her çeşit insanla temasa geçme fırsatı olmak Verb
have opportunity to come into contact with all sorts of people
her çeşit insanla temasa geçme fırsatı olmak Verb
not come into it
önemsiz olmak Verb
not come into it
mühim olmamak Verb
not come into it
önem taşımamak Verb
substances and materials intended to come into contact with fooodstuffs
gıda ile temas eden madde ve malzemeler Noun, Food-Kitchen
to come into action
faaliyete geçmek.
to come into focus
odakta
come out into the open
(gizli şeyler) açığa vurulmak Verb
come out into the open with one's plan
planlarını açıklamak Verb
come out into the open with one's plans
planlarını açıklamak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database