conclusion

  1. Noun sonuç
  2. Noun son, bitim, bir şeyin sonu/son kısmı/nihayeti.
    I found the conclusion of this book very interesting indeed.
  3. Noun son verme, neticelendirme, sona/nihayete erdirme.
    to bring to a conclusion: son vermek, sona erdirmek.
  4. Noun sonuç, netice.
    in conclusion: son(uç) olarak, son söz olarak, sözü bitirirken.
    In conclusion,
    I'd like to say how much I've enjoyed staying here.
    to draw a conclusion from … : …'den bir sonuç çıkarmak.
    This leads (one) to the conclusion that … : Bu (insanı) şu sonuca götürür/ulaştırır ki …
  5. Noun akdetme, anlaşmaya varma, karara bağlama.
    The conclusion of peace is in the interest of both countries.
  6. Noun hüküm, son, karar.
    The judge has reached his conclusion.
    What conclusion did you come to/draw/reach?
    Nasıl bir karara/hükme vardınız?
    a foregone conclusion: peşin hüküm, önceden verilmiş karar, vukuu mukadder şey.
    It was a foregone conclusion: Orası besbelli idi/gün gibi âşikârdı.
    jump to conclusions/a conclusion: acele hüküm vermek.
    It is up to you to draw your own conclusion: Hükmünü/kararını kendin ver.
  7. Noun istidlâl, sonuç çıkarma, sonuca/kanaate varma.
    I came to the conclusion that … : Şu sonuca/kanaate vardım ki …
  8. Noun, Logic vargı, sonuç.
  9. Noun iddia ya da savunma özeti.
  10. Noun, Grammar (bkz: apodosis ).
acele hüküm vermek Verb, Idioms
yeterli bilgi olmadan sonuç çıkarmak Verb, Idioms
tüm faktörleri değerlendirmeden yargıya varmak Verb, Idioms
bir sonuca varmak Verb
sonuca varmak Verb
işleri iyi sonuçlandırmak Verb
müzakereleri tatmin edici bir sonuca bağlamak Verb
müzakereleri başarılı bir sonuca vardırmak Verb
birşeyi sonuca bağlamak Verb
birşeyi sonuçlandırmak Verb
müzakereleri başarıyla sonuçlandırmak Verb
neticelendirmek Verb
bir sonuca varmak Verb
bir sonuca ulaşmak Verb
başarıyla sonuçlanmak Verb
kesin olmayan bir sonuca varmak Verb
sonuca varmak Verb
sonuca ulaşmak Verb
sonuç çıkarmak Verb
yanlış sonuç çıkarma
(a) doğal sonuç, beklenen/âşikâr netice.
It was a foregone conclusion that there would be traffic
jams while the road was being repaired. (b) kaçınılmaz/mukadder sonuç, zarurî netice.
netice olarak
sonuç olarak Adverb
böyle olacağı besbelli ydi
acele sonuç çıkarmak Verb
hemen sonuç çıkarmak Verb
hukuki netice
mahkemenin tetkik ve tahkikatı sonunda aldığı karar
haklı sonuç
bir sonuca varmak Verb
bir işi sonuna kadar götürmek Verb
bir sonuca varmadan
netice-i talep Noun, Law
bir pazarlığı sona erdirme
bir kitabın sonu
akdin kurulması Noun
bir sözleşmenin akdedilmesi Noun
bir sözleşmenin akdedilmesi Noun
bir sigorta sözleşmesinin akdi Noun
akdin inikadı Noun, Law
olgusal sonuç Noun
hukuki sonuç Noun, Law
barış yapma
oturumun sona ermesi
davanın jüriye havalesi
bir toplantıda takrir vermek Verb
sonucuna varmak Verb
bir şeyden sonuç çıkarmak Verb
sözleşmenin imzalanma tarihi Noun