content

  1. Noun, Advertising içerik
  2. Noun
    contents: (a) içerik, muhteva, içindekiler, içinde bulunanlar.
    the contents of a box. (b)
    bulduru, fihrist, (kitabın) içindekiler, münderecat.
  3. Noun konu, mevzu, söz/yazı vb. ile açıklanacak nesne.
    He sat about changing the content of the newspaper column.
  4. Noun öz, anlam, manâ, medlûl.
    The content of a poem.
  5. Noun, Logic töz, cevher, esas: bir kavramın kapsadığı nitelikler, öznede değil kendinde var olan şey.
  6. Noun oylum, hacim.
    The bowl's content is 4 liters.
  7. Noun nicelik, (bir şeyin içinde bulunan) miktar.
    the silver content of a ton of ore: bir ton cevherde bulunan gümüş miktarı.
  8. Noun (bkz: contentment ).
  9. memnun, hoşnut.
    He seems content just to sit in front of the TV all night.
    be content with
    : … ile yetinmek/iktifa etmek.
  10. razı.
  11. istekli.
münderecat (outdated) Noun
bir şeyi canının istediği kadar yapmak Verb
doya doya, canının istediği kadar.
doyasıya, doya doya, kana kana, canının istediği kadar.
kalori içeriği
toz içeriği
editoryal içerik Noun, Media-Publishing
reklam amaçlı olmayan içerik Noun, Media-Publishing
ihracat kotası Noun
altın ayarı
bir şeyde işçilik payı az olmak Verb
bir şeyde işçilik payı az olmak Verb
bir şeyde işçilik payı az olmak Verb
yığıntı. Noun
esas bakımından Adverb, Law
iş içeriği
(US) işin içeriği
gizil içerik.
öğrenme içeriği (Kaynak: CEDEFOP) Noun, Education-Training
mobil içerik Noun, Advertising
(Br) İngiltere Lordlar Kamarası'nda olumsuz oyları sesleniş biçimi
(Lordlar Kamarası , Br) aleyhte
müsaade edilen kurşun içeriği
hammadde içeriği
ham madde içeriği
kullanıcı katkılı içerik Noun, Software
içerik filtreleme Noun
içerik ağı Noun, Advertising
bir mektubun içeriği
bir odanın içindekiler
gönül avutmak Verb
içerik sağlayıcı Noun, Advertising
içerdekiler teslim alınmıştır
içerik bilinmemektedir
memnun/hoşnut/tatmin etmek/olmak.
content oneself with … : … ile yetinmek/iktifa etmek.
He
contented himself with a slice of bread and cheese even though he was very hungry.
birşeyden memnun olmak Verb
birşeyle yetinmek Verb
iktifa etmek Verb
fit olmak Verb
bir fıçının içindekilerini tahmin etmek Verb
benzin göstergesi
web sitesi içerik yazarı Noun, Employment
Dernekler Tarafından Tutulan Üye Kayıt Defterinde Bulunması Gereken Bilgiler ile Bu Defterin Şekli Hakkında Tebliğ Proper Name, Law