crystal

  1. Noun, Chemistry kristal
  2. buzsul, kristal, billûr.
  3. kuartz kristalinin saydam şekli.
  4. örüt, kırılca: kendine özgü iç yapısı, belirli açılarla birbirini kesen yüzeyleri olan katı cisim.
    sugar
    and salt crystals. quartz crystal.
  5. kristale benzeyen veya kristalden yapılmış şey.
    a crystal wine glass.
  6. son derece parlak, yüksek nitelikli cam.
    crystal glass.
  7. saat camı.
  8. Radio (a)
    crystal detector ile ayni anlama gelir. buzsul algıç, kristal detektör, (b) detektör olarak
    kullanılan germanyum, silikon veya galen.
  9. buzsul, kristalli, kristalden yapılmış.
  10. (kristal gibi) parlak, saydam.
  11. Radio kristal detektörlü.
  12. 15inci yıldönümünü gösteren.
sıvı örüt, sıvı kristal: donma noktası üstündeki belli sıcaklık aralığında dış etkilere karşı yönseme
gösteren, özellikle optik özellikleri doğrultu ile değişen sıvı.
Noun
sıvı kristal Noun, Physics
kuvars kristali.
neceftaşı, renksiz saydam kuartz Noun
billûr küre, falcı küresi.
gün gibi meydanda
kesin olarak anlaşılan
apaçık
kumanda kristali
kumanda kuvartzı
kristal bulucu
kristal detektör
falcı, billûr küre ile fala bakan.
crystal-gazing: falcılık, fala bakma, tahmin yürütme.
kristal bardak
lattice (4).
lattice ile ayni anlama gelir. buzsul örgüsü: bir buzsul içinde özdeciklerin titreşime başladıkları
ortalama yerlemlerinin oluşturduğu düzenli ağ.
kristalli radyo alıcısı. Noun
örütsel/buzsul dizge: bakışımlarına göre başlıca 6 çeşit örütten herbiri. Noun
gentian violet
sıvı kristal görüntü birimi Information Technology
Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı Noun, Cinema