daha da

Turkish-English Translation

  1. Adverb all the more
  2. Adverb all the more so
  3. Adverb with greater reason
  4. Adverb a fortiori
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

daha da enteresanı
more interestingly Adverb
Daha da fenası, ...
To make matters worse, ...
daha da ilginci
more interestingly Adverb
daha da kötüsü
worse than that Adverb
Daha da kötüsü, ...
To make matters worse, ...
Daha da kötüsü, ...
Worse still, ...
daha da önemlisi
more importantly Adverb
daha da önemlisi
more important Adverb
Daha da önemlisi,
More importantly,
Daha da önemlisi,
More important,
bu benim ölümümü daha da yaklaştırır
nail in my coffin
durumu daha da beter etmek
to add insult to injury Verb
durumu daha da korkunç yapmak
to invest the situation with additional horrors Verb
durumu daha da kötüleştirmek
to add insult to injury Verb
enflasyonu daha da kötüye götürmek
to make inflation worse Verb
aralarında kapı olan iki ya da daha çok oda
connecting rooms
aynı anda kesilen iki ya da daha çok sayıda bilet
conjunction ticket
bir meslek ya da mesleklere karşı daha az yönlendirici olmak
to deprofessionalize Verb
bir sözcükte bir ya da daha çok harfin atlanması
aphaeresis
bir ya da daha çok mikropresesörü olan
microcomputer
birinden daha iyi ya da uzun konuşmak
to outtalk Verb
bu da onların şimdiki değerinden daha az olabilir
merger accounting
daha çok ya da hızlı çalışmak
to get one's finger out Verb
daha geniş anlam da
in a broader sense
daha iyisi olmayan kişi ya da şey
world beater
daha pahalı ya da daha moda bir malın alımı ya da satımı
trade up
hükümetlararası örgütler (iki ya da daha çok sayıdaki devletin oluşturduğu örgütler
intergovernmentalorganizations Noun
iki ya da daha çok hak kın bir kişide toplanması
merging of (two or more) rights in one person
iki ya da daha çok sayıda kefille desteklenen senet
several joint and bond
iki ya da daha çok sayıda kişinin adına açılmış hesap
survivorship account
iki ya da daha çok talibi olan bir arsanın durumu
scrambling possession
iki ya da daha fazla kaynaktan gelen malların toplam arzı
composite supply
iki ya da daha fazla sayıda kefille
joint and several bond
planlandığından daha uzun süren bir program ya da gösteri
run over
tahsis ya da kullanmada bir rakibine oranla daha etkin olması durumu
productive efficiency relative efficiency
telaffuz ederken bir ya da daha çok hecenin atlanması
haplology
tüm başka komisyon ya da indirimlerden daha önemli ve bunların ötesinde çok özel komisyon
overriding commission business
üzerinde iki ya da daha çor görüntünün yer aldığı ekran
splint screen
ya da tüm gezide daha iyi bir hizmet sınıfına geçilmek
to upgrade Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database