debtor

English-Turkish Translation

  1. Noun, Civil Law borçlu
  2. Noun borçlu.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

abscond ing debtor
kaçan borçlu
absconding debtor
borcunu ödememek için kaçan borçlu
attached debtor
haciz altındaki borçlu
attached debtor
malları haciz czi edilen borçlu
attached debtor
haciz dolayısıyla tutuklanan borçlu
bad debtor
borcuna sadık olmayan borçlu
bad debtor
borcunu ödemeyen borçlu
bill debtor
senetli borçlu
bond debtor
rehinli borçlu
bond debtor
(Br) rehinli borçlu
bond debtor
tahvil borçlusu
book debtor
defter borçlusu
commit a debtor
bir borçluyu hapse atmak Verb
common debtor
ortak borçlu
contract debtor
sözleşmeli borçlu
crowd a debtor
bir borçluyu sıkıştırmak Verb
defaulting debtor
mütemerrit borçlu
defaulting debtor
borcunu ödemeyen borçlu
destroy the assets of the debtor
borçlunun varlığını sarf edip tüketmek Verb
discharge of a debtor
bir borçlunun ibrazı
distrain upon a debtor
borcu yüzünden borçlunun eşyasını haczetmek Verb
distrain upon a debtor
bir borçlunun mallarını haczetmek Verb
dubious debtor
şüpheli borçlu
execution debtor
icra alacaklısı
execution debtor
icraya verilmiş borçlu
farm debtor
borçlu çiftçi
fellow debtor
ortak borçlu
formal notice to debtor
borçluya (ödemesi için) yapılan ihbar
formal notice to the debtor
borçluya (ödemesi için) yapılan resmi ihbar
fugitive debtor
kaçak borçlu
give notice to the debtor
borçluya ihtarname çekmek Verb
have a lien on personal property of the debtor
borçlunun şahsi malları üzerinde rehin hakkı olmak Verb
indulge a debtor
bir borçluya vade tanımak Verb
inquire into the assets of a debtor
bir borçlunun mal varlığını öğrenmek için araştırma yapmak Verb
insolvent debtor
borcunu ödemekten aciz borçlu
insolvent debtor
aciz durumundaki borçlu
insolvent debtor
âciz durumdaki borçlu
irresponsible debtor
güvenilmez borçlu
joint and several debtor
müşterek müteselsil borçlu
joint debtor
müteselsil borçlu
judgment debtor
takip olunan borçlu Noun, Law
judgment debtor
ilamlı borçlu
judgment debtor
ilamlı alacaklı Noun, Law
loan debtor
kredi borçlusu
merchandise debtor
emtia borçlusu
mortgage debtor
ipotek borçlusu
mortgage debtor
ipotekli borçlu
obtain a judgment against a debtor
bir borçlu aleyhinde karar çıkartmak Verb
obtain a judgment against a debtor
bir borçlu alehine karar çıkartmak Verb
poor debtor
borcunu ödemekten aciz borçlu
primary debtor
esas borçlu
principal debtor
baş borçlu
principal debtor
ana borçlu
proceed with the bankruptcy of a debtor
bir borçlunun iflas muamelesine başlamak Verb
proceed with the bankruptcy of a debtor
bir borçlunun iflas muamelelerine başlamak Verb
property of a debtor
bir borçlunun malı mülkü
release the principal debtor
asıl borçluyu ibra etmek Verb
secondary debtor
bir borca kefalet eden ikinci derecede borçlu
secondary debtor
ikincil borçlu
secondary debtor
borca kefalet eden ikinci derecede borçlu
serve a bankruptcy notice on a debtor
borçluya iflas ihbarında bulunmak Verb
serve bankruptcy notice on a debtor
borçluya iflas ihbarında bulunmak Verb
serve upon a debtor
borçluya ikametgâhında ihbar tebliği göndermek Verb
serve upon a debtor
borçluya ikametgahında ihtar tebliği göndermek Verb
serve upon the debtor
borçluya ihbarda bulunmak Verb
several debtor
münferit borçlu
sole debtor
tek borçlu
solvent debtor
borçlarını ödeyebilecek güçte olan borçlu
solvent debtor
borcunu ödeyen borçlu
summon a debtor
bir borçluyu mahkemeye çıkarmak Verb
summon a debtor
bir borçluyu mahkemeye celp etmek Verb
sundry debtor
borcu ticari faaliyet dışında olmuş borçlu
tardy debtor
(US) borçlarını geç ödeyen kişi
tax debtor
vergi borçlusu
third party debtor
üçüncü şahıs borçlu
trade debtor
ticari borçlu
war debtor
savaş borçlusu
debtor account
borçlu hesabı
debtor and creditor
borçlu ve alacaklı
debtor attached
malları haczedilmiş borçlu
debtor balance
borçlu bakiyesi
debtor bank
borçlu banka
debtor by endorsement
ciro borçlusu
debtor company
borçlu şirket
debtor corporation
borçlu şirket
debtor country
borçlu ülke
debtor creditor relation
borçlu alacaklı ilişkisi
debtor group
borçlu grup
debtor in account current
cari hesap borçlusu
debtor in arrears
eski borçlu
debtor interest rate
borçlunun ödeyeceği faiz haddi
debtor interest rate
borçlu faiz oranı
debtor interest rates
borçlunun ödeyeceği faiz haddi
debtor nation
borçlu ülke
debtor of a bank
bir bankanın borçlusu
debtor of a bill of exchange
kambiyo senedi borçlusu
debtor on mortgage
ipotek borçlusu
debtor on mortgage
ipotekli borçlu
debtor position
borçlu hali
debtor side
pasif
debtor to a loan
bir istikrazın borçlusu
debtor's assets
borçlu aktifi
debtor's assets
değersiz alacaklar Noun
debtor's assets
borçlunun aktifi
debtor's declaration
müflisin takriri
debtor's default
borçlunun temerrütü
debtor's default
borçlunun borcunu ödememesi
debtor's duty
borçlunun yükümlülüğü
debtor's figure
pasif
debtor's petition
borçlunun iflas masasına verdiği dilekçe
debtor's petition
iflas masası borçlu varlığı
debtor's petition
borçlu iflas dilekçesi
debtor's petition
ortak borçluların iflas dilekçesi
debtor's property
iflas masası borçlu varlığı
debtor's property
borçlu varlığı
debtor's summons
borçlunun mahkemeye çağrılması
a debtor who owes a financial obligation
para borçlusu Noun, Law
allow a debtor time to pay
bir borçluya ödemesi için zaman tanımak Verb
creditor debtor relation
alacaklı borçlu ilişkisi
execution by sale of debtor's chattles
borçlunun mallarının açık artırmayla satışı
free a debtor of his debts
bir borçluyu borçlarından kurtarmak Verb
immature debtor nation
ticaret bilançosu pasif olan devlet
joint debtor (s
müşterek borçlu(lar)
poor debtor's oath
fakir borçlunun yemini
poor debtor's oath
yeminli mal beyanı
poor debtor's oath
(US) fakir borçlunun yemini (borcunu ödemek için hiç bir varlığı olmayan borçlunun mahkemede bir alacaklıyı
tanık göstererek bu konuda ettiği yemin ;
realize the debtor's property
borçlunun malını paraya çevirmek Verb
reasonable cause to believe a debtor insolvent
bir borçluyu borcunu ödeyemez bir durumda olduğuna inandıracak makul sebep
summon a debtor to be deeply indebted to sb
bir borçlu yu mahkemeye çıkarmak birine çok borçlu olmak Verb
throw a debtor into bankruptcy
borçluyu iflasın kucağına atmak Verb
wind up the debtor's business
borçlunun şirketini tasfiye etmek Verb
winding up the debtor's business
borçlunun işyerinin tasfiyesi
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

debtor borçlunun şahsi malları üzerinde rehin hakkı olmak
to have a lien on personal property of the Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database