doldurmak

Turkish-English Translation

  1. cover
  2. fill
  3. farce
  4. throng
  5. impact
  6. Verb, Information Technology to pad
  7. Verb to close
  8. Verb to congest
  9. Verb to crowd
  10. Verb to fill
  11. Verb to fill in
  12. Verb to overcharge
  13. Verb to round
  14. Verb to supplement
  15. Verb to fill (up
  16. Verb (battery) to charge
  17. Verb (gun) to load
  18. Verb (printed form) to fill
  19. Verb to turn someone against someone else
  20. Verb to populate
  21. Verb to charge
  22. Verb to stuff
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(bal) kovana doldurmak
to hive Verb
(basım) son sayfayı tam doldurmak
to end even Verb
(form) yanlış bilgiyle doldurmak
to phony up Verb
(suyu , vb) mineral madde ile doldurmak
to mineralize Verb
ağzına kadar doldurmak
to glut Verb
ağzına kadar doldurmak
to stuff Verb
ağzına kadar doldurmak
to fill to capacity Verb
ağzına kadar doldurmak
to top up Verb
ağzına kadar dolu olmak ya da doldurmak
to brim Verb
akümülatör doldurmak
to boost a battery Verb
aralarına sulu harç doldurmak
to grout Verb
aşırı doldurmak
to overfill Verb
banta doldurmak
to record on tape Verb
bardağını ağzına kadar doldurmak
to fill one's glass to the pretty Verb
başvuru formu doldurmak
to fill in an application form Verb
benzinle doldurmak
to fill up with petrol Verb
benzinle doldurmak
(a tank) to fill up petrol Verb
bir başvuru formu doldurmak
to fill in an application form Verb
bir boşluğu doldurmak
to seal a gap Verb
bir boşluğu doldurmak
to stop a gap Verb
bir boşluğu doldurmak
to bridge a gap Verb
bir boşluğu doldurmak
to seal an opening Verb
bir çatlağı doldurmak
to seal a crack Verb
bir deliği doldurmak
to seal an opening Verb
bir deliği doldurmak
to seal a gap Verb
bir deneme yazısını alıntılarla doldurmak
to cram an essay with quotations Verb
bir depoyu malla doldurmak
to stock a warehouse with goods Verb
bir dükkâna fazla mal doldurmak
to overstock a shop Verb
bir dükkânı mal ile doldurmak
to stock a shop with goods Verb
bir form doldurmak
to execute a form Verb
bir formu dikkatsizce doldurmak
to fill in a form carelessly Verb
bir kamyon doldurmak
to fill a truck Verb
bir kontratı doldurmak
to complete a contract Verb
bir konuşmayı alıntılarla doldurmak
to pepper a speech with quotations Verb
bir konuşmayı alıntıyla doldurmak
to pepper a speech with quotations Verb
bir konuşmayı klasik alıntılarla doldurmak
to pepper a speech with classic quotations Verb
bir mevkii doldurmak
to supply a vacancy Verb
bir mevkii doldurmak
to fill in a job Verb
bir mevkii doldurmak
to fill a vacancy Verb
bir mevkii doldurmak
to fill a post Verb
bir mevkii doldurmak
to fill up a vacancy Verb
bir mevkii yeterince doldurmak
to fill an office satisfactorily Verb
bir odayı eşya ile doldurmak
to lumber a room with furniture Verb
bir odayı mobilya ile tıka basa doldurmak
to lumber a room with furniture Verb
bir öyküye gereksiz ayrıntılar doldurmak
to lumber a story with details Verb
bir sandığa tıka basa giysi doldurmak
to stow a trunk with clothes Verb
bir vagonu tıka basa yolcuyla doldurmak
to pack a carriage with passengers Verb
birinin yerini doldurmak
to fill up sb's place Verb
birinin yerini doldurmak
to fill sb's place Verb
boş bir kürsüyü doldurmak
to fill a vacant chair Verb
boş kalmayacak şekilde doldurmak
to stuff Verb
boş yerleri doldurmak
to fill out blank spaces Verb
boş yerleri doldurmak
to fill in blank spaces Verb
boş zamanını okuyarak doldurmak
to fill one's free time with reading Verb
boşluğu doldurmak
to fill the void Verb
boşluğu doldurmak
to fill a gap Verb
boşluk doldurmak
to close a gap Verb
Br bir soru formülerini doldurmak
to complete a questionnaire (questionary ,) Verb
çatlakları doldurmak
to chink Verb
cebini doldurmak
to line your own pockets Verb
ceza süresini doldurmak
to take the rap Verb
deposunu doldurmak
to replenish one's inventory Verb
deposunu yeniden doldurmak
to renew one's stock Verb
deposunu yeniden doldurmak
to replenish one's stock Verb
deposunu yeniden doldurmak
to replace the stock Verb
depoya erzak doldurmak
to lay in a store of provisions Verb
depoyu doldurmak
to stock up on Verb
depoyu yeniden doldurmak
to restock Verb
dibine kadar doldurmak
to fill to capacity Verb
eğitimindeki boşluğu doldurmak
to fill in the gap in one's education Verb
eksiğin yerini doldurmak
to fill in Verb
eksiğini doldurmak
to recruit Verb
fazla doldurmak
to surcharge Verb
fazla yüklemek veya doldurmak
to overload Verb
form doldurmak
to fill up a form Verb
form doldurmak
to fill out a blank Verb
form doldurmak
to complete a form Verb
formda boş yerleri doldurmak
to fill in the blank Verb
ful doldurmak
to fill to capacity Verb
gelir vergisi beyannamesi doldurmak
to complete a return of income Verb
gemi ambarlarını doldurmak
to replenish a ship's stores Verb
gereksiz yere tıka basa doldurmak
to lumber up Verb
göz doldurmak
to look surprisingly good Verb
gümrükte giriş beyannamesi doldurmak
to make a bill of entry Verb
hapis süresini doldurmak
to do one's time Verb
içini doldurmak
to block in Verb
içini doldurmak
to populate Verb
information zihnini fuzuli bilgilerle doldurmak
to lumber one's mind with useless bits of Verb
insan doldurmak
to people Verb
kasasını yeniden doldurmak
to replenish its funds Verb
kestiyoner doldurmak
to fill up a questionary Verb
kitaplar doldurmak
to speak volumes Verb
kömür (akaryakıt) deposunu tam doldurmak
to be full up with coal (oil) Verb
kongrede bir sandalye doldurmak
to fill a vacancy in congress Verb
küpünü doldurmak
to feather one's nest Verb
mal ile doldurmak
to stock Verb
münhal bir yeri doldurmak
to full (up) a vacancy Verb
odayı gereksiz eşyalarla doldurmak
to lumber Verb
piyasadaki bir boşluğu doldurmak
to bridge a gap in the market Verb
rakamları doldurmak
to fill in the figures Verb
sayfayı doldurmak
to write a sheet full Verb
senet doldurmak
to fill out a bill Verb
senet formu doldurmak
to fill out a bill Verb
sıkıca doldurmak
to cram Verb
silahı yeniden doldurmak
to reload Verb
sonuna kadar doldurmak
to fill to capacity Verb
soru formu doldurmak
to fill in a questionnaire Verb
soru formu doldurmak
to fill in a questionnaire questionary Verb
tamamen doldurmak
to fill up Verb
tamamen doldurmak
to fill to capacity Verb
tarihi doldurmak
to fill in the date Verb
teneke kutulara doldurmak
to tin Verb
tıka basa doldurmak
to tuck away Verb
tıka basa doldurmak
to tuck in Verb
tıka basa doldurmak
to pack Verb
tıka basa doldurmak
to stuff Verb
tüm zamanını bir işle doldurmak
to engross Verb
US form doldurmak
to fill (up , out ,) form Verb
yaş haddini doldurmak
to reach the age limit Verb
yeniden doldurmak
to replenish Verb
yeniden doldurmak
to refill Verb
yer kalmayacak kadar doldurmak
to stuff Verb
yerini doldurmak
to cover Verb
zihni doldurmak
to impregnate Verb
zihnini boş bilgiyle doldurmak
to encumber a mind with useless learning Verb
(gazete) boşluk doldurmak için kullanılan yazı
filler
dökümcülük kalıbı doldurmak için açılan delik
gate
gemide boş yerleri doldurmak amacıyla ucuz taşınan yük
berth cargo
iki seçim arası bir boşluğu doldurmak için yapılan seçim
by election
silah doldurmak için barut ve fişek
load
üçüncü memuriyet süresini doldurmak üzere olmak
to run for a third term Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Dolu hâle ... imlâ etmek
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.