foreign

English-Turkish Translation

  1. Adjective yabancı, ecnebi.
    foreign country: yabancı ülke.
    foreign language: yabancı dil.
    foreign
    agent: yabancı ajan, casus.
    foreign correspondent: yabancı muhabir.
    foreign currency: ecnebi para, döviz.
    the foreign exchange market: döviz borsası.
  2. Adjective dış, haricî, dış/yabancı ülkelerle ilgili.
    foreign policy: dış siyaset.
    Minister of foreign
    Affairs = foreign Minister =
    Brit.
    Secretary (of State) for foreign Affairs = foreign Secretary: Dışişleri Bakanı.
    Ministry of foreign Affairs = foreign Ministry =
    Brit.
    foreign Office: Dışişleri Bakanlığı.
    foreign relations: dış ilişkiler.
    foreign trade: dış ticaret.
  3. Adjective aykırı, yabancı.
    foreign to one's nature: (kendi) tabiatine aykırı.
    Lying is quite foreign
    to him/to his nature: Yalan söylemek onun tabiatine aykırıdır.
  4. Adjective başkalarına/başka kimselere ait.
    a statement supported by foreign testimony.
  5. Adjective, Law (a) ecnebi, yabancı millete ait. (tersi:
    domestic). (b) başka devlet veya bölgenin yetkisine giren.
  6. Adjective yersiz, ilgisi olmayan, konu dışı, yakışıksız, münasebetsiz.
  7. Adjective garip, acayip, görülmemiş, bilinmeyen.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

Convention Abolishing the Requirement of Legalisation for Foreign Public Documents
Yabancı Resmi Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulmasına Dair Sözleşme Noun, International Law
Convention Concerning the Recognition of the Legal Personality of Foreign Companies, Associations and Institutions
Yabancı Şirketler, Kurum ve Kuruluşların Tüzel Kişiliğinin Tanınmasına Dair Sözleşme Noun, International Law
Convention on the Recognition and Enforcement of Foreign Judgments in Civil and Commercial Matters
Hukuki ve Ticari Konularda Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Sözleşmesi Noun, International Law
Foreign affairs (NACE code: O84.2.1)
Dışişleri ile ilgili hizmetler (NACE kodu: 84.21) Noun, Trades-Professions
foreign armed forces
yabancı silahlı kuvvetler Noun, Military
foreign body aspiration
yabancı cisim aspirasyonu Noun, Medicine
foreign elements
yabancı unsurlar Noun, Politics-Intl. Relations
foreign forces
yabancı güçler Noun, Politics-Intl. Relations
foreign investors
yurtdışı yatırımcılar Noun, Banking
foreign investors
yabancı yatırımcılar Noun, Banking
foreign lands
diyar-ı gurbet Noun
foreign nationals
yabancı uyruklular Noun, Politics-Intl. Relations
foreign powers
dış mihraklar Noun, Politics-Intl. Relations
foreign powers
dış odaklar Noun, Politics-Intl. Relations
foreign powers
dış güçler Noun, Politics-Intl. Relations
foreign residents
yurtdışında yerleşikler Noun, Public Administration
foreign residents
yurtdışı yerleşikler Noun, Public Administration
foreign-based
yurtdışı merkezli Adjective
foreign-currency position
döviz pozisyonu Noun, Banking
foreign-currency-linked deposit
kur korumalı mevduat (KKM) Noun, Banking
foreign-currency-linked deposit
dövize endeksli mevduat (DEM) Noun, Banking
foreign-dependent
dışa bağımlı Adjective, Economics
foreign-exchange position
döviz pozisyonu Noun, Banking
foreign-exchange shock
kur şoku Noun, Economics
foreign-exchange shock
döviz kuru şoku Noun, Economics
foreign-language exam
yabancı dil sınavı Noun, Education-Training
foreign-language examination
yabancı dil sınavı Noun, Education-Training
foreign-language preparation
yabancı dil hazırlık Noun, Education-Training
foreign-language program
yabancı dil programı Noun, Education-Training
foreign-origin
yabancı kökenli Adjective
remain free to determine one's own foreign policy
kendi dış siyasetini saptamada serbest kalmak Verb
Supplementary Protocol to the Convention on the Recognition and Enforcement of Foreign Judgments in Civil and Commercial Matters
Hukuki ve Ticari Konularda Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Sözleşmesine Ek Protokol Noun, International Law
foreign adjustment
yabancı ülkede sigortası tarafından ödenecek hasar bedelinin tespiti
foreign administration
yabancı bir mahkemenin verdiği yetkiyle tereke mallarının idaresi
foreign administrator
yabancı mahkemece usulüne göre verilen yetkiye dayanarak tereke mallarını idare eden kimse
foreign advertising
bir malın üreticisi ya da genel distribütörünce gazeteye verilen ilan
foreign advertising
yerel reklamcılar tarafından ucuz bir tarife bedeli ödenmek suretiyle mahalli bir gazeteye verilen ilanlardan farklı olarak
foreign advertising
başka ülkeden yapılan ilan
foreign agency
(US) dış ülkedeki banka acentesi
foreign agency
dış ülkedeki banka acentesi
foreign agent
dış ülkedeki temsilci
foreign amount
döviz tutarı
foreign apposer
krallık emlaki
foreign assets
yabancı ülkelerdeki varlıklar Noun
foreign assets
yabancı varlıklar (bir bankanın yabancı müşterilerinden olan alacakları , yabancı şirketlerdeki iştirakleri
, yabancı ülkelerdeki gayri menkulleri gib
foreign assistance
dışyardım
foreign balance
dış ülkelerdeki mal varlığı
foreign bank
belirli bir banka dışındaki banka
foreign bank
dış ticaret bankası Noun
foreign base
dış ülkelerdeki üsler
foreign bill
keşide edildiği ülke dışındaki bir ülkede ödenen senet
foreign body
yabancı kuruluş
foreign borrowing
dış borçlanma Noun, Economics
foreign branch
dış ülke şubesi Noun
foreign broker
yabancı ülkelere ait senetlerin komisyoncusu
foreign call
(US) milletlerarası telefon konuşması
foreign call
(telefon) milletlerarası konuşma
foreign cash
nakit döviz Noun, Banking
foreign charges
finansman masrafları Noun
foreign circulation
yabancı sermaye
foreign coins
yabancı para
foreign collections
yabancı ülkelerden yapılan tahsilat
foreign colony
yabancı koloni
foreign commissioner
(AT) finansman komiseri
foreign commitments
yabancı ülkelere karşı girilen taahhütler Noun
foreign committee
mali komite
foreign connections
yabancı tanıdık çevresi
foreign control
dış kontrol
foreign corporation
(US) yabancı şirket
foreign corporation
(US) diğer bir eyalet veya memleket kanunlarına göre kurulmuş şirket
foreign correspondence
dış muhaberat
foreign correspondent
yabancı ülkedeki muhabir
foreign correspondent
dış muhabir banka
foreign countries
dış ülkeler Noun
foreign countries
yabancı ülkeler Noun
foreign country
yabancı ülke
foreign court
ecnebi mahkeme
foreign court
dış ülke mahkemesi
foreign credit
dondurulmuş kredi
foreign currency
döviz Noun, Banking
foreign customer
yabancı müşteri
foreign debt
dış borç
foreign debts
yabancı borçlar Noun
foreign department
yabancı ülkeler şubesi Noun
foreign dividend
yabancı ülkeden gelen temettü
foreign dividend
yabancılkeden gelen temettü
foreign dividends
dış temettüler Noun
foreign domicile
yabancı ülkedeki ikametgâh
foreign domination
yabancı hâkimiyet
foreign domination
yabancı egemenliği
foreign dominion
(Br) İngiliz dominyonu
foreign drain
sermaye kaçışı
foreign earnings
(şirket) yabancı ülkelerdeki kazanç
foreign earnings
döviz kazançları Noun
foreign enemies
dış düşmanlar Noun, Politics-Intl. Relations
foreign enterprise
yabancı şirket
foreign equity
yabancı iştirak
foreign excursion
memleket dışına yolculuk
foreign exhibitors
bir fuardaki yabancı iştirakçiler Noun
foreign exhibitors
yabancı sergi sahipleri Noun
foreign expression
yabancı deyim
foreign government
yabancı iktidar
foreign government
yabancı güç
foreign gross
yabancı ülke temsilcisi
foreign holdings
memleket dışındaki mal varlığı
foreign holiday
memleket dışında tatil
foreign investment
yabancı yatırım
foreign investments
yabancı yatırımlar Noun
foreign items
senet
foreign judgment
dış ülkedeki bir mahkemede alınan ilam Noun, Law
foreign judgment
yabancı ülkede verilen mahkeme kararı
foreign judgments
yabancı kararlar Noun
foreign jurisdiction
yabancı memleket mahkemelerinin kaza yetkisi
foreign jurisdiction
yabancı ülkedeki kaza yetkisi
foreign laborer
yabancı işçi Noun
foreign labour
yabancı işgücü
foreign land
gurbet
foreign language
yabancı dil Noun
foreign law
yabancı hukuk
foreign letter
yabancı memleketten gelen mektup
foreign letter
yabancı ülkeden gelen mektup
foreign liabilities
yabancı borçlar Noun
foreign liabilities
dış borçlar Noun
foreign liquidations
(borsa) yabancı ülkede yapılan satışlar Noun
foreign loan
yabancı kredi
foreign make
yabancı marka
foreign markets
para piyasaları Noun
foreign matter
başka bir mahkeme önünde bakılması gereken dava
foreign member
yabancı üye
foreign minister
dışişleri bakanı Noun, Foreign Policy
foreign missions
yabancı misyonlar Noun
foreign money
yabancı para
foreign national
yabancı uyruklu
foreign nationality
yabancı uyruk
foreign note
yabancı para Noun
foreign of foreign trade
ihracat finansmanı
foreign outside
dış
foreign patent
yabancı patent
foreign payment
dövizle ödeme
foreign place
hariç
foreign plea
mahkemenin yetkisizlik itirazı
foreign politics
dış politika
foreign population
yabancılar
foreign population
yabancı nüfus
foreign port
yabancı liman
foreign possessions
yabancılara ait mallar Noun
foreign postage
memleket dışı posta ücreti
foreign postcard
memleket dışına gönderilen posta kartı
foreign power
yabancı güç
foreign press
yabancı basın
foreign produce
yabancı ülke ürünü
foreign property
dış ülkelerdeki mal varlığı
foreign quota
döviz kotası Noun
foreign rails
(US , kambiyo) memleket dışındaki demiryolları menkul değerleri Noun
foreign rate
memleket dışı posta ücret tarifesi
foreign relations
dışilişkiler Noun
foreign relief
dışyardım
foreign rent
uygun kira
foreign representative
dış temsilci
foreign residence
dış ülkedeki ikametgâh
foreign rule
yabancı egemenliği
foreign rules
yabancı ülkedeki kurallar Noun
foreign school
yabancı okul
foreign securities
yabancı kıymetli kâğıtlar Noun
foreign service
dışişleri hizmeti
foreign shares
yabancı hisseler Noun
foreign shipment
dış sevkiyat
foreign sojourn
memleket dışında bir süre kalma
foreign sojourn
memleket dışında geçici olarak kalmak Verb
foreign standard
yabancı standart
foreign state
yabancı devlet
foreign stock
yabancı menkul değerler
foreign stocks
dövizli hisse senedi
foreign stocks
(Br) dövizli hisse senetleri Noun
foreign stocks
dövizli hisse senetleri Noun
foreign subject
yabancı uyruklu
foreign subsidiary
memleket dışı şube
foreign substance
yabancı madde Noun
foreign supplier
yabancı firma
foreign tariff
yabancı gümrük
foreign trade
uluslararası ticaret
foreign trademark
yabancı ticari marka
foreign travel
yurtdışı seyahat
foreign travel
dış turizm
foreign vacation
dış ülkelerde tatil
foreign valuation
(gümrük) dış ülkelerdeki değeri
foreign value
memleket dışındaki değer
foreign vessel
yabancı bandıralı gemi
foreign voyage
yabancı ülkede yolculuk
foreign voyage
yabancı ülkeye seyahat
foreign will
bir yabancının vasiyeti
foreign word
yabancı sözcük
foreign worker
yabancı işçi
English-Turkish phrases from Zargan's own database