İngilizce - Türkçe Sözlük | İngilizce

Çeliğin ilk işlenmesinde elde edilen diğer ürünlerin imalatı (NACE kodu: 24.3)

Manufacture of other products of first processing of steel (NACE code: C24.3) Noun, Trades-Professions

elde avuçta olan varlık

bits and pieces

elde bulunan

fungible

elde bulunan mektup

letter in hand

elde bulunanlardan meydana getirmek

to pull together Verb

elde çok parası olmak

to have so much money in hand Verb

acquirable

obtainable

unattainable

interest earned

derived income

elde edilen toplumsal durum

achieved status

difficult to get

acquired

pursuit

produce

acquisition Noun

acquirement Noun

acquiring

winning

attainment Noun

procurement Noun

procuration

securing

obtaining

cost of acquisition Noun, Accounting

acquisition cost

to snag Verb

to produce Verb

to get access to Verb

to derive Verb

to get out of Verb

to find Verb

to procure Verb

to come by Verb

to gain in Verb

to gain Verb

to whistle up Verb

to land Verb

to realize Verb

to obtain Verb

to carry Verb

to achieve Verb

to acquire Verb

to secure Verb

to win Verb

to have Verb

to occupy Verb

easy meat

to pursue Verb

to go after Verb

to try for Verb

up for grab

to remain Verb

carried to be in stock

available

immediate

in store

on hand

storage on hand

open stock

goods on hand Noun

scratch

cash in hand

cash on hand

funds on hand

elde mevcut para olmama

without funds in hand

elde mevcut stok yekûnu

total stock on hand

elde mevcut varlıklar

free assets Noun

elde olmadan edilen dikkat

involuntary attention

inadvertent

recoup

retention Noun

right of retention

retention cost Noun, Accounting

elde tutmak

to recoup Verb

elde tutulabilir

tenable

elde var üç

carry three

(satılmadan) elde kalmak

to remain on hand (unsold) Verb

...'de elde edilen gelir

income arising in ... Noun, Economics

...'i elde etmek

to get one's hands on ... Verb

alın teriyle elde edilmiş

hard- gotten

amortismandan elde edilen kazanç

depreciation benefit

araştırarak elde etmek

to forage Verb

avantaj elde etmek

to gain Verb

az emekle elde edilebilen

cheap

bağımsızlığını elde etmek

to conquer one's independence Verb

bağımsızlık elde etmek

to secure independence Verb

başarı elde edilemediği takdirde

in case of defeat

bilgi elde etme

(computer) information retrieval

bilgi elde etmek

to gain information Verb

bilgi elde etmeye çalışmak

to dig for information Verb

bir hak elde etmek

to acquire a right Verb

bir hakkın elde edilmesi

acquisition of a right

bir imtiyazı elde tutmak

to withhold a concession Verb

bir istikraz elde etmek

to negotiate a loan Verb

bir mevki elde etmek

to obtain a position Verb

bir sonuç elde etmek

to achieve a result Verb

bir sonucu elde etmek

to ensure a result Verb

birine üstünlük elde etmek

to have the wind of sb Verb

birine üstünlük elde etmek

to gain the advantage over sb Verb

birinin dizginlerini elde tutmak

to keep a tight rein on sb Verb

birşeyden birşey elde etmek

to obtain something through something Verb

büyük kârlar elde etmek

to make huge profits Verb

çalışmadan elde edilen gelir

unearned income

çoğunluğu elde etmek

to gain a majority Verb

çoğunluğun desteğini elde etmek

to go gain majority support Verb

çoğunluk elde etmek

to secure a majority Verb

deneyim elde etmek

to gain experience Verb

deneyimini pahalıya elde etmek

to pay dearly one's experience Verb

denizden elde edilen arazi

inning

derece elde etmek

to gain a degree Verb

devalüasyonden elde edilen kâr

devalorization profit

dil dökerek elde etmek

to coax Verb

dolandırıcılıkla elde etme

obreption

dolandırıcılıkla elde etmek

to obtain by fraud Verb

dolandırıcılıktan elde edilen kazanç

fraudulent gains

ehliyet elde edebilir

qualifiable

erişim olanağı elde etmek

to gain access Verb

erişmek, elde etmek; kazanmak

to attain Verb

erken elde edilen ürün

forward s crop

fotoğraflardan baskı elde edilmesi

photolettering

gelecekte elde edilecek emlak

future property

gelecekte elde edilecek fırsatlar

future prospects Noun

gerekli çoğunluğu elde etmek

to obtain the necessary majority Verb

güç elde etmek

to gain power Verb

hak elde etmek

to acquire a right Verb

haklarını elde etmiş kadın

emancipated woman

haklarını elde etmiş kadın

liberated woman

haklarını yeniden elde etmek

to redeem one's rights Verb

haksız kazanç elde etmek

to derive an improper personal benefit Verb, Law

haksız kazanç elde etmek

to line your own pockets Verb

hiçbir şey elde edememek

to obtain nothing Verb

inşaattan elde edilen kazanç

construction earnings

işten elde edilen gelir

income from work

istenilen fiyatı elde etmek

to obtain a price Verb

itibarını yeniden elde etmek

to retrieve one's reputation Verb

iyi fiyat elde etmek

to fetch a good price Verb

iyi fiyat elde etmek

to draw a good price Verb

iyileştirmeden elde edilen kazanç

development gain

kanun hükmünü elde etmek

to obtain legal force Verb

kanunen elde etmek

to obtain lawfully Verb

kâr elde etmek

to make one's hand Verb

kâr elde etmek

to generate profit Verb

kâr elde etmek

to reap profits Verb

kaynağından elde edilen bilgi

first hand information

kazanç elde etmek

to make a profit Verb

kazanç elde etmek

to generate revenue Verb

kazanç elde etmek

to generate earnings Verb

kazancını çalışarak elde etmek

to gain by one's business Verb

kilisenin elde ettiği gelir

spirituality Noun, Religion-Faith

kitaplardan elde edilen bilgi

book learning

kolay elde edilen kâr

easy pims

kolay elde edilen kâr

easy profit

kolay elde edilen para

(Br) money for jam

kolay elde edilen zafer

easy victory

kötü netice elde etmek

to fare poorly Verb

kurnazlıkla elde etme

subreption

kurnazlıkla elde etmek

to obtain by artifice Verb

mahkeme kararı elde etmek

to recover a judgment Verb

mahsul elde etme

production of crops

mal elde etmek

to obtain goods Verb

memuriyetten elde edilen gelir

income from employment

mirasla elde etmek

to take by inheritance Verb

mülkiyet hakkını elde etmek

to recover title Verb

mülkiyeti elde tutma

title retention

mülkiyetini elde etmek

to reduce into possession Verb

müşteri elde etmek

to gain customer Verb

muvafakatini elde etmek

to secure the assent Verb

net elde edilebilecek değer

net realizable value

net kâr elde etmek

to clear a pims Verb

piyasadaki payını elde tutmak

to hold on the market Verb

piyasadan elde edilebilir

obtainable on the market

randevu elde etmek

to get an term Verb

randevu elde etmek

to get an appointment Verb

sağlığın yeniden elde edilmesi

recuperation of health

sahtekârlıkla elde etmek

to obtain by fraud Verb

sahtekârlıkla kredi elde etmek

to obtain credit by fraud Verb

satıştan elde edilen hâsılat

disposal proceeds

sigortacılıktan elde edilen semere

underwriting result

sınavda elde edilen başarı

examination performance

siyasal kazançlar elde etmek

to reap political gains Verb

sonradan elde edilen vatandaşlık

acquired nationality Noun

suçtan elde edilen şeyler

fruits of crime Noun

sütten elde edilen

lactic

tahliyesini elde etmek

to get one's discharge Verb

tasfiyeden elde edilen hasılat

proceeds of a liquidation

temdit elde etme

arrangement for an extension of time

üstünlük elde etmek

to gain the mastery Verb

vergi indirimini elde etmek

to gain relief Verb

yatırımlardan elde edilen gelir

(US) income tax statement

yatırımlardan elde edilen gelir

investment income

yönetimin dizginlerini elde tutmak

to hold the reins of government Verb

yüksek fiyat elde etmek

to fetch a high price Verb

zafer elde etmek

to gain victory Verb

zahmetli elde edilen kazançlar

hard earnings Noun

zamanaşımı yoluyla elde etme

prescription Noun, Law

zor elde edilen servet

hard- got fortune

elde

Turkish-English

Terms/Phrases

Turkish-English Translation

Turkish-English Phrases