evince

  1. Transitive Verb belirtmek, açıklamak, aydınlığa kavuşturmak, delil göstermek, kanıtlamak, ispat etmek.
    His loyalty
    was evinced by this heroic act.
  2. Transitive Verb göstermek, izhar etmek, açığa vurmak.
    She evinced her pity by weeping.
  3. Transitive Verb (a) ikna etmek, (b) yenmek, galebe çalmak, çaresini bulmak, hakkından gelmek.