expected

  1. Adjective umulan, beklenen, ümit edilen, tahmin edilen, muhtemel, düşüncel.
pek tabiî olarak, tahmin edilebileceği gibi.
I expect so: herhalde, (öyle) zannederim.
It is
expected that … : … olabilir/olması muhtemeldir.
It is hardly to be expected that … : … pek muhtemel değildir/ …'e pek ihtimal verilemez.
pek tabiî olarak, tahmin edilebileceği gibi.
I expect so: herhalde, (öyle) zannederim.
It is
expected that … : … olabilir/olması muhtemeldir.
It is hardly to be expected that … : … pek muhtemel değildir/ …'e pek ihtimal verilemez.
pek tabiî olarak, tahmin edilebileceği gibi.
I expect so: herhalde, (öyle) zannederim.
It is
expected that … : … olabilir/olması muhtemeldir.
It is hardly to be expected that … : … pek muhtemel değildir/ …'e pek ihtimal verilemez.
umulmak Verb
beklenmek Verb
ağızıni havaya açmak Verb
muhtemel yaklaşma zamanı
(sigorta) beklenen ölüm
(sigorta) beklenen ölümler Noun
beklenmek en miras
kur beklentisi Noun, Economics
döviz kuru beklentisi Noun, Economics
beklenen kur Noun, Economics
beklenen döviz kuru Noun, Economics
enflasyonist beklentiler Noun, Economics
enflasyon beklentisi Noun, Economics
beklenen enflasyon Noun, Economics
kullanılabilme ömür mrüü
geri kalan tahmini ömür
beklenen zarar Noun, Banking
fiyat tahmini
beklenen kâr
beklenen getiri
beklenen kâr
beklenmek en hak
(gazete ilanı) istenilen maaş
beklenmek en hizmet performansı
beklenen ek hizmet performansı
tahmini varış saati
muhtemel alacaklı
muhtemel denize açılış
piyasada beklenen trendler Noun
beklenti, beklenen değer, olasılıksal değişkenin ortalama değeri, değişkenin sınırlı bir değişim alanında aritmetik ortalaması.
beklenen değer Noun, Statistics
kazanması beklenen
beklenen ölüm
beklenmek en ölümler Noun
beklenen nakit akımının şimdiki değeri
bir şirketin gerçekleştirmeyi beklediği net nakit meblağ
bakanın bu konuyu basına açıklaması bekleniyor