fixation

  1. Noun tespit (etme/edilme), sağlamlaştır(ıl)ma, sabitleş(tir)me, sabit/değişmez hale getirme/gelme, bağla(n)ma.
  2. Noun, Psychology düşkünlük, (çocukça) iptilâ, tutku, marazî bağlılık.
    law of fixation: saplanım yasası.
  3. Noun takınak, sabit fikir, zihin dalgınlığı, düşüncelerin hep aynı şeye takılması.
  4. Noun, Chemistry (a) katılaş(tır)ma, uçucu/kararsız maddeyi kararlı/sabit hale getirme, (b) (renkleri) sabitleştirme,
    (c) havanın azotunu faydalı bir bileşime çevirme.
azot saptama: Havadaki azotun kimyasal yoldan veya bakteriler aracılığı ile başka elemanlarla birleşmesi
süreci (yapay gübre ve sınaî ürünler yapımında kullanılır).
Noun
azot özümseme: baklagillerden bitkilerin yumrularındaki bakterilerin azotu bitkiye yarayışlı besine çevirmesi. Noun
sınır tespiti
arazisınırını tesbit veya tahsis davası Noun