founder

  1. Noun kurucu
  2. Noun kurucu, müessis, bâni.
    Atatürk is the founder of the Turkish Republic.
    founder member:
    kurucu üye.
    founder's shares: kurucu hissesi. (bkz: foundress )
  3. Verb (gemi/kayık vb. su dolarak) bat(ır)mak, suya gark etmek/olmak.
  4. Verb (bina vb.) çök(ert)mek, yık(ıl)mak.
  5. Verb iflâs et(tir)mek, bat(ır)mak, mahvetmek, mahvolmak, harap etmek/olmak, büyük başarısızlığa uğra(t)mak.
  6. Verb (at) tökezlemek, topallamak, sakatlanmak, sekmek, sendelemek.
  7. Verb tıkınmak, çok yemekten hasta olmak, mide fesadına uğramak.
  8. Verb atın topal olmasına/sakatlanmasına sebep olmak.
  9. Noun dökümcü, döküm ustası.
  10. Noun (atlarda) tırnak iltihabı.
kurucu kadro Noun
kurucu üye
matbaa harfi tasarımı yapan ve üreten şirket
federasyon kurucusu Noun
ortak kurucu
hurufat dökümcüsü
harf dökümcüsü, matbaa harfleri döken/yapan kimse.
type foundry: harf dökümevi. Noun
kurucu etkisi (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
kurucu üye
kurucu aza
bir ticarethanenin (işletmenin) kurucusu
kurucu devlet
kurucunun ailesi
kurucu toplantısı
kurucu rüçhan hakları Noun
kurucu hakları Noun
kurucu kazancı
müesses hisse senedi
kurucu hissesi
kurucu hisse senedi
kurucu hissesi
US kurucu hisseleri Noun
kurucu hisse senet dileri Noun
bir sülalenin kurucusu olmak Verb
...'in ilk kurucusu Noun