gercekten

Turkish-English Phrases

bir gerçeği bir başka gerçekten çıkarmak
to presume a fact from another Verb
bir malın üretiminde gerçekten katlanılan hammadde
first cost
birini gerçekten akıllı olarak tanımlamak
to describe someone as really clever Verb
gerçekten
honestly Adverb
gerçekten
indeed
gerçekten
verily
gerçekten
actually Adverb
gerçekten
in the flesh
gerçekten
genuinely Adverb
gerçekten
really Adverb
gerçekten
positively Adverb
gerçekten
sure enough
gerçekten
sincerely Adverb
gerçekten
literally Adverb
gerçekten
in deed
gerçekten
quite
gerçekten
truly Adverb
gerçekten
practically
gerçekten
simply
gerçekten
so
gerçekten
in (very) sooth
gerçekten
truthfully
gerçekten
amen
gerçekten
ex facto
gerçekten
in fact
gerçekten
in actu
Gerçekten mi?
Seriously?
gerçekten sahibine ait imza
genuine signature
gerçekten uzak
fantastic
gerçekten uzaklaşmak
to fall short of reality Verb
gerçekten var olduğuna inanılması güç olmak
to too good to be true Verb
gerçekten var olma
reality Noun
gerçekten var olmak
to really exist Verb
gerçekten var olmak
to actually exist Verb
tarihte gerçekten var olmuş
historicity
tarihte gerçekten var olmuş olma
historicity
Turkish-English phrases from Zargan's own database

gerçekten
Gerçek bu ... sâhiden, hakîkaten