grev

Turkish-English Translation

  1. strike
  2. industrial acuse
  3. layoff
  4. down tools strike
  5. strike action
  6. turnout
  7. walk-out
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(maden işçileri) oturma grevi
stay-down strike
açlık grevi
hunger strike
açlık grevi
bread riot
alıcıların grevi
buyers'strike
alıcıların grevi
buyer's strike
belediye işçileri grevi
public-utility strike
birkaç günlük oturma grevi
stay-in strike
birkaç günlük oturma grevi
(Br) stay-in strike
çöpçü grevi
(Br) dustmen's strike
dayanışma grevi
sympathetic strike
dayanışma grevi
loyalist strike
demiryolu işçileri grevi
railroad strike
destek grevi
sympathy strike Noun, Employment
destek grevi
sympathetic strike
dolaylı boykot grevi
secondary strike
endüstride işi yavaşlatma grevi
go slow
fakülte öğrenci grevi
standard faculty strike
fakülte öğrenci grevi
(US) standard faculty strike
gazete grevi
newspaper strike
ikaz grevi
warning strike
inşaat işçileri grevi
building strike
iş yavaşlatma grevi
ca'canny strike
iş yavaşlatma grevi
go-slow strike
iş yavaşlatma grevi
slowdown strike
iş yerini işgal grevi
stay-in strike
işçi grevi
walkout
işçi grevi
labor strike Noun
işi yavaşlatma grevi
slowdown strike
işi yavaşlatma grevi
go-slow strike
kamu personeli grevi
public-sector strike
kamu sektörü grevi
public sector strike
kömür grevi
coal strike
kömür ocağı grevi
strike in the coal mines
nakliye işçileri grevi
trucking strike
otobüs şoförleri grevi
strike of bus drivers
otomotiv işçileri grevi
auto strike
otomotiv sanayiciler grevi
car strike
otuma grevi
sit-down strike
oturma grevi
sitdown strike
oturma grevi
(mine-workers) stay-down strike
pilot grevi
pilot strike
polis grevi
police strike
posta grevi
mail boycott
posta grevi
postal strike
postacılar grevi
mail strike
protesto grevi
protest strike
satın alıcılar grevi
buyer's strike
savunma grevi
negative strike
savunma grevi
defensive strike
taşıt işçileri grevi
strike of transport workers
tüketici grevi
consumer's strike
vergi grevi
civil strike
vergi grevi
city disobedience
yönetici personelin grevi
management strike
yöneticiler grevi
management strike
(ihbarsız) grev
quickie strike
anayasaya aykırı grev
unconstitutional strike Noun, Law
baskın grev
lightning strike
belli bölgeye sınırlı grev
sectional strike
belli bölgeyle sınırlı grev
sectional strike
genel grev
mass strike
genel grev
full-scale strike
genel grev
general strike Noun
ihbarsız grev
(US) quickie strike
kanun dışı grev
outlaw strike
kanuna aykırı grev
illegal strike
kanuni grev
legal strike
kanunsuz grev
illegal strike
kanunsuz grev
unofficial strike
kanunsuz grev
outlaw strike
kanunsuz grev
wanton strike
politik nedenlerle yapılan grev
political strike Noun
resmi grev
official strike
tecavüzi grev
positive strike
usulüne göre ihbarlı grev
strike with due notice
yasadışı grev
wildcat strike
yerel grev
local strike
grev anlaşması
strike pact
grev başlatmak
to take industrial acuse Verb
grev biçimi önlemler
strike- like tactics Noun
grev bozan
fink
grev bozan
black sheep
grev bozmak
to fink Verb
grev çağrısı
strike call
grev çağrısı yapmak
to call out someone Verb
grev dalgası
wave of strikes Noun
grev dalgası
strike wave Noun
grev durumundaki fabrika
strike-bound factory
grev durumundaki işletme
struck shop
grev düzenlemek
to stage a strike Verb
grev elebaşısı
strike leader
grev emri
strike orders
grev emri
strike instruction
grev faaliyeti
strike activity
grev fonu
suspension fund
grev fonu
strike fund
grev fonu
sustentation fund
grev fonunu tamamlamak
to beef up the strike fund Verb
grev gerçekleştirmek
to stage a strike Verb
grev gözcüleri
band of pickets Noun
grev gözcülüğü
picketing
grev gözcülüğü davranışı
picketin conduct
grev gözcülüğü davranışı
picketing conduct
grev gözcülüğü kavgası
picketing row Noun
grev gözcülüğü yapmak
to picket Verb
grev gözcülüğü yapmak
to picketeer Verb
grev gözcülüğü yapmak
(US) to picketeer Verb
grev gözcülüğüne tayin edilme
picket assignment
grev gözcüsü
strike picket
grev gözcüsü
picheter
grev gözcüsü
picket
grev gözcüsü hattı
picket line
grev gözcüsü hattında yürümek
to stand on walk the picket lines Verb
grev hakkı
right to strike
grev halindeki fabrika
strike-bound factory
grev hareketi
strike movement
grev hükümleri
strike provisions Noun
grev ihbarı
strike notice
grev ilan etmek
to proclaim a strike Verb
grev ilan etmek
to declare a strike Verb
grev istatistiği
strike record
grev kampanyası
strike campaign Noun
grev kararı için oylama
strike vote
grev kararı için oylama
strike a vote
grev karşıtı hareket
back- to-work movement
grev kırıcı
strike breaker
grev kırıcı
scab
grev kırıcı
strikebreaker
grev kırıcı
blackleg
grev kırma
strikebreaking
grev kışkırtıcısı
strike monger
grev klozu
strike clause
grev komitesi
strike committee
grev maaşı
strike pay
grev maddesi
strike clause Noun
grev nedeniyle çalışmayan fabrika
strike bound factory
grev nedeniyle çalışmayan fabrika
strike-bound factory
grev öncesi dönem
cooling-off period
grev oylama toplantısı
strike vote meeting
grev oyu
strike ballot
grev planı
strike plan
grev sigortası
strike insurance Noun
grev tazminatı
strike replacement
grev tehdidi
strike threat
grev tehdidi
walkout threat
grev tertiplemek
to stage a strike Verb
grev teşebbüsü
strike attempt Noun, Employment
grev ve lokavt
strike and lockout
grev yapan
striking
grev yapan işçi
striking workman
grev yapan işçi
striking employee
grev yapan sendika üyesi
striking member
grev yapma özgürlüğü
freedom to strike
grev yapmak
to strike Verb
grev yapmak
to leave off work Verb
grev yapmak
to lay down tools Verb
grev yapmak
to leave work Verb
grev yapmak
to come out Verb
grev yapmak
to walk out Verb
grev yapmaya eğilimli
strike-prone
grev yapmaya eğilimli
strike- prone
grev yardımı
strike benefits
grev yardımı
strike aid
grev yasağı
ban of strikes
grev yasağı maddesi
no strike- clause Noun
grev yasağı maddesi
no-strike clause Noun
grev yıldırıcı
strike deterrent
grev yılı
strike year
grev yöneticisi
strike director
grev yüzünden gecikme
delay by strike
grev zarar ziyanı
strike toll
(sendika) grev fonu
fighting fund
aniden grev yapmak
to lightning strike Verb
bir fabrikada grev yapmak
to strike a work Verb
birşey amacıyla grev yapmak
to strike for something Verb
birşey için grev yapmak
to strike for something Verb
büyük grev gözcülüğü seferberliği
mass picketing
büyük grev gözcülüğü seferberliği
masss picketing
çalışanlara grev yapmalarını emretme
call out
fabrikada grev yapmak
to strike a work Verb
gezici grev gözcüsü
flying picket
işyerinden olmayanların grev gözcülüğü
secondary picketing
kanunsuz grev (sendika onayı olmadan yapılan grev
unofficial strike
kanunsuz grev gözcülüğü
unlawful picketing
kanunsuz grev gözcüsü
unlawful picketing
kavgasız geçen grev gözcülüğü
peaceful picketing
örgütlenmiş grev gözcülüğü
organizational picketing
sendikanın onayıyla grev yapmak
to strike with the approval of the union Verb
sendikanın onayıyla grev yapmak
to strike with approval of the union Verb
toplu halde grev gözcülüğü
mass picketing
ülke çapında grev yapmak
to strike on a nation-wide basis Verb
ülke çapında grev yapmak
to strike on nation-wide basis Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İşçilerin isteklerini iş verene kabul ettirmek ... toplu halde işi bırakmaları
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.